Beyannamedeki İmzanın Sahteliği – Yolsuz Tescil Davası

ÖZET: İki gayrimenkulün birleştirilerek tapuya tescil edilmesinde, tescilin hukuki sebebini teşkil eden ve tapu memuru önünde tarafların isteklerini yazılı olarak belirttikleri beyanname altındaki imzanın sahte olması halinde, yapılan tescil yolsuzdur; kaydın iptali gerekir. (Medeni Kanun madde 1025)

Yargıtay 1. HD. kararı: Tevhit beyannamesinde, imza davacıya ait olmasa dahi, Sulh Hukuk Mahkemesinde, 3.12.1963 tarihli keşif tutanağında davacı, imzasıyla onadığı ifadesinde, tevhide razı oluğunu açıkladığı gibi, tevhit beyannamesinden evvel tapuya verdiği iki dilekçede, tevhit istemine mütedair bulunduğu kabule karar verilmesi, yolsuz ve bozma dileği yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeple bozulmasına, 2062/4695 sayı ile, 1.7.1967 gününde karar verilip, yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; evvelce verilen hüküm, usul ve kanuna uygun görüldüğünden, direnmeye karar verilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Dava dilekçesinde, 1939 tarihli tapu kayıtlarıyla, taraflar adlarına ayrı ayrı parseller halinde kayıtlı bulunan taşınmaz malların birleştirilerek, 4.9.1962 günlü tapu kaydı ile bir tarla haline getirildiği, bu tevhit işleminin yapılması için tapu idaresine verilmiş olan, 29.6.1962 ve 4.9.1962 günlü dilekçeler, 11.7.1962 günlü krokili beyanname altındaki davacıya ait imzaların sahte olduğu ileri sürülmüş, bu sahte belgelere dayanılarak meydana getirilmiş bulunan, 28 parsel sayılı taşınmaz mala ilişkin, 4.9.1962 günlü ve 177 sayılı tapu kaydının iptali ve yapılan işlemin düzeltilmesi davasının, 3.12.1963 günlü keşfinde hazır bulunan parçaya bölünerek aralarında paylaştırılmasını istediklerini ve ayrıca tapu sicil muhafızlığında parsellerin birleştirilmesi işleminin yapılması için verilmiş bulunan, 29.6.1962 ve 4.9.1962 günlü dilekçeler altındaki R.Y. imzasının, davacıya ait olduğu anlaşılmakta ise de; 16.7.1962 tarihli beyanname altındaki R.Y. imzasının davacıya ait bulunmadığı; 28.6.1966 günlü bilirkişi raporunda açıklanmıştır. Bu konuda, Yargıtay Özel Dairesi ile mahkeme arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, 11.7.1962 günlü beyanname altındaki imzanın sahteliği nedeniyle, tapu kaydının iptaline karar verilip verilemeyeceğindedir.

Taraflar müşterek imzaladıkları, 29.6.1962 ve 4.9.1962 günlü dilekçelerde, tapu idaresinden tevhit işleminin yapılmasını istemişlerse de; bu dilekçeler, tapu idaresince, bu konuda yapılması gereken ön işlemlerin yerine getirilmesi isteğini kapsamaktadır. Tapuda yapılan tescilin sahteliği belirlendiğine göre, meydana getirilen tapu beyannamesi olmasaydı, 28 parselin tapudaki şimdiki kaydı da kurulamayacaktı. Tapudaki tevhit işlemi, tapu sicil memuru önünde, tarafların isteklerini yazılı olarak ortaya koymaları ve buna ilişkin bir beyanname düzenlenmesi ile gerçekleşmiştir. 11.7.1962 günlü beyanname altındaki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece, bu beyannameye dayanılarak meydana getirilmiş olan bu tapu kaydının, yolsuz tescil nedeniyle iptali gerektiği sonucuna varılması doğrudur. O halde, yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır. Direnme kararının ONANMASINA, (YHGK. 01.07.1970 T. 1968/1-694 E. 374 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder