Dere Yatağının Toprakla Doldurulup İmar-İhya Edilmesi – Tescil Davası

Dere Yatağının Toprakla Doldurulup İmar-İhya Edilmesi - Tescil DavasıTarıma elverişli yapıya sahip olmayan taşınmazı, dışarıdan toprak getirerek doldurmak suretiyle yapılan işlem, imar ihya sayılmaz.

B.Ç. ile Hazine, Akdeniz Belediye Başkanlığı ve dahili davalı Karacailyas Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Mersin 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 9.3.1999 gün ve 322/121 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile duruşmasız olarak incelenmesi ise Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12.10.1999 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz edenler B.Ç. vekili Avukat M.T. ile Hazine vekili Avukat G.T. geldiler. Tebligata rağmen başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, imar – ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayanarak toplam 12 dönümlük taşınmazın adına tescilini istemiş, Hazine, çekişmeli yerin dere yatağı olup zilyetlik koşullarının oluşmadığını öne sürerek davanın reddine savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabul edilmesi üzerine, hükmün kabule ilişkin bölümü Hazine tarafından ve redde ilişkin bölümü de davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile, usul ve Yasaya uygun bulunan hükmün redde ilişkin 2. bölümünün ONANMASINA;

Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; çekişmeli yer 1958 yılında yapılan kadastro çalışmalarında Deli Çay dere yatağı olarak tescil harici bırakılmıştır.Dinlenen davacı tanıkları, davacının çekişmeli yerdeki dere sularının çekilmesinin ardından dışarıdan toprak getirerek doldurduğunu ve tarla haline getirdiğini bildirmişlerdir. Görüşüne başvurulan Ziraat Yüksek Mühendisi S.Y.’nin 20.1.1998 havale tarihli raporunda, her iki taşınmaz parçasına da dışarıdan dolgu toprağı getirilerek tarla haline getirildiği ve bu hali ile 30 yıldır kullanıldığı belirtilmiş, yine görüşüne başvurulan Jeolog bilirkişi E.Ö.’nün 5.1.1998 tarihli raporunda, çekişmeli yerlerin eski dere yatağı iken doldurulduğu ve bu toprak yapısının doğal olarak oluşmasının mümkün bulunmadığı, emek ve masraf harcanarak dışarıdan getirilen toprağın doldurulması ile arazi haline getirilmiş olduğu belirtilmiştir. İmar – ihya ile tarıma uygun hale getirilen ve Hazinenin mülkiyeti altında bulunan arazilerin, kazandırıcı zaman aşımı ile edinilmesi mümkündür. Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde ifadesini bulan imar – ihya eylemi, Yargıtay’ın kararlılık kazanmış içtihatlarına göre taşlık, çalılık ve bunlar gibi arazilerin tarıma engel oluşturan taş ve çalı gibi unsurlardan temizlenerek tarıma uygun hale getirilmesi işlemi olup harcanan emek ve masrafın da zor ve zahmetli olması gerekir. Bu gibi hallerde arazinin asıl yapısı tarıma uygun ise de açıklanan bazı engeller nedeniyle tarım yapılamadığından bu sorunun giderilmesi ile gerçek niteliğine döndürülmesi söz konusudur. Hiç tarıma uygun olmayacak yapıdaki bir araziye dışarıdan toprak getirerek doldurma sureti ile yapılan işlem imar – ihya sayılamaz. Böyle bir işleme, imar – ihya kabul edilerek cevaz verilmesi halinde, kayalık vs. gibi hiçbir surette tarıma açılması mümkün bulunmayan arazi parçalarının da toprakla doldurularak özel mülkiyet konusu edilmesi gündeme gelir ki, bu olay doğal ve toplumsal dengenin tamamen alt üst olmasına neden olur.

Açıklandığı gibi, davacının krokide A ile gösterilen yerdeki tarım arazisine dönüştürme işlemi, Yasanın ve Yargıtay içtihatlarının anladığı manada imar- ihya sayılamaz. Bu nedenle krokisinde A ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz, Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmekle hükmün kabulüne ilişkin 3. bölümünün BOZULMASINA, (Y.8.HD. 12.10.1999 T. 4870 E. 7755 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder