Elbirliği Mülkiyetinde Birlikte Hareket Zorunluluğu – Tescil Davası

Elbirliği Mülkiyetinde Birlikte Hareket Zorunluluğu – Tescil Davası1-Elbirliği mülkiyetinde, miras ortaklığının tüzel kişiliği yoktur.

2- Kanunda veya elbirliği mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etmek yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, üçüncü kişilere karşı açılan davalarda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 702 maddesi uyarınca, birlikte tasarruf esası geçerlidir. Davada tasarrufi bir işlem olduğuna göre, tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya diğer mirasçıların olurlarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci almak suretiyle onun huzuru ile davaya devam olunması gerekir. Kişilere karşı açılan davalar yönünden geçerlidir.

Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan adına kayıtlı bulunan 9 parça taşınmazın kendisinin mirasçı olarak gösterilmediği, mirasçılık belgesi ile intikallerinin yapılarak davalıya pay satışları da yapılmak suretiyle davalı adına tescil edildiğini, intikale konu mirasçılık belgesinin iptal edilerek mirasçı olduğunun belgelendiğini ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile miras paylarına göre mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının da mirasçı olduğunu, alınan mirasçılık belgesi doğrultusunda intikallerin yapıldıktan sonra bir kısım mirasçıların paylarını bedelini ödeyerek satın aldığını, olayda hazinenin de kusursuz sorumlu olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddianın sabit olduğu, sicil işleminin mirasçılık belgesinin düzenlenmesinden sonra yapıldığı, anılan işlemde tapu sicil müdürlüğünün bir kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi E.S.’nin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.

Dava, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir.

Bilindiği üzere elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.

Medeni Kanun’un 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medeni Kanun’un 701 maddesinde “Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği halinde mülkiyeti (iştirak) oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.

Medeni Kanun’un 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne varki davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.

Somut olayda, elbirliği halinde mülkiyet (iştirak) söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçılar T.T., A.T., R.T., D.S.’nin olurlarının alınması yada miras şirketine Medeni Kanun’un 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden oybirliğiyle BOZULMASINA, (Y.1.HD, 17.2.2011 T. 24 E- 1657 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder