Emlak Beyannamesinde Gösterilen Taşınmaz Miktarı – Tescil Davası

Emlak Beyannamesinde Gösterilen Taşınmaz Miktarı - Tescil DavasıDavacının emlak beyannamesinde gösterdiği taşınmaz miktarı bağlayıcı değildir. Miktar fazlası yönünden zilyetliğin beyanname tarihinden itibaren hesaplanacağı kabul edilemez.

Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bigadiç Kadastro Mahkemesinde davanın kabulüne dair verilen 1.5.1997 gün ve 1996/42 E. 1997/16 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2.2.1998 gün ve 1997/6279 E. 1998/185 K. sayılı ilamiyle;

… Kadastro sırasında 125 ada 62 parsel sayılı 668349 nr yüzölçümündeki taşınmaz dava dışı 61 sayılı parsele uygulanan emlak vergi beyan kadı miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı M.K. taşınmazın 61 sayılı parselle bütün olarak zilyetliğinde bulunduğunu öne sürerek birlikte tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 125 ada 62 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dışı 61 parsel sayılı taşınmaza uygulanan emlak beyannamesinde miktar 8 dönüm olarak gösterilmiş ve bu miktar taşınmaz 61 sayılı parselde kayıt maliki adına tespit edilerek kesinleşmiştir. Kaydın etrafında Hazine adına tespit edilen taşınmazlar bulunmaktadır. Bu durumda emlak kaydının sabit sınırlı olduğu kabul edilemez. Davacının beyannamede miktar göstermiş olması kendisini bağlar. Miktar fazlası olan dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin beyanname tarihi olan 1981 yılından sonra bağladığının kabulü gerekir. Davacının beyan tarihinden sonra taşınmazda sürdürdüğü zilyetlik tespitinin yapıldığı 1994 yılına kadar 20 yıla ulaşmamıştır. Şu hale göre, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi hükmündeki koşullar davacı yararına gerçekleşmemiştir. Mahkemece bu hususlar göz önünde tutularak dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karada direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Mahkemenin emlak beyannamesinde gösterilen miktarın kişiyi bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar Yüksek Özel Dairece “emlak beyannamesinde davacının miktar göstermiş olmasının kendisini bağlayacağı, miktar fazlası kısım üzerindeki zilyetliğin 1981 beyanname tarihinden sonra başlaması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, daha önce Hukuk Genel Kurulu’nun aynı konuda vermiş olduğu 21.5.1997 gün ve 1997/7-5 Esas, 1997/438 Karar sayılı ilamı ile benimsenmiş ilke esas alınarak direnme kararı verilmiş olup, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. Ne var ki, işin esası incelenmediğinden gerekli incelemenin yapılması için dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararının ONANMASINA, (YHGK. 07.04.1999 T. 7-186 E. 192 K)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder