Gölün Tapuya Kaydedilmesi – Müdahalenin Önlenmesi Davası

Gölün Tapuya Kaydedilmesi - Müdahalenin Önlenmesi DavasıDoğal olarak oluşmuş ve aynı zamanda genel su niteliğini taşıyan göl için alınmış olan tapu kaydı, hukukça değer taşımaz. (Medeni Kanun madde 715)

Taraflar arasında görülen ve tapulama tespitinden doğan davadan dolayı verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, tetkik hakiminin raporu ve dosyadaki belgeler incelendi, gereği görüşüldü:

Tapulama sırasında, 2811 parsel sayılı 9.057.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Ece Gölü metrukatı olarak, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilmiş ve Asliye Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Asliye mahkemesinde görülmekte olan, davacı Yeniçiftlik Köyü Tüzel Kişiliği ve diğer davacıların birbirleri ve Hazine aleyhine açtıkları müdahalenin önlenmesi davası, tapulama mahkemesine devri edilmiştir. Mahkemece davaların reddine, çekişmeli 2811 sayılı parselin, davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Hükmü temyiz eden bir bölüm davacılar, Ağustos 1311 gün ve 44 sayılı tapu kaydına dayanmışlardır. Sözü edilen tapu kaydında taşınmazın türü göl olarak gösterilmiştir. Mahkemece yapılan keşif ve uygulama sonucunda öncesi göl olan çekişmeli taşınmazın, dört nokta biçimindeki sınırları ile gölü çevrelediği saplanmıştır. Medeni Kanun’dan önce ve tapu kaydının oluşturulduğu günde ve ondan sonra da göl, deniz, nehir gibi kamunun yararlandığı genel suların, tapu siciline tescil edilmesine ve özel olarak tasarrufuna olanak sağlayan bir hüküm getirilmemiştir. Arazi Kanunnamesinde, arazi türü yer almamıştır. Mecellenin 1237, 1238, 1264. maddelerinde, bu tür suların, mübah olduğundan söz edilmiş bulunması, bu tür sulardan herkesin yararlanması anlamına gelir. Suyun mübah olması, o suyun kişi adına tapuya tesciline olanak sağlamaz. Bu itibarla, olayda olduğu gibi, 20000 dönüm alanında bulunan ve genel su niteliğini taşıyan gölün, tapu siciline tescili olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle iken, çekişmeli gölün, 1306 gününde tapuya bağlanmış olması, hukukça değer taşımaz ve böyle bir tapu kaydına geçerlilik tanınamaz. Gölün sonradan kurutulmuş olması, daha önce göl iken bağlı bulunduğu hükümlerin, davacılar yararına değişik sonuç doğurmasına olanak sağlamaz. Bir başka deyimle, taşınmazın türünün sonradan değişmesi, daha önceki geçersiz işlemleri, geçerli hale getirmez. Kaldı ki, gerekmediği halde tapuya tescil edilmekle oluşmuş bir kazanılmış hak varlığından bir an için söz edilse bile, sonradan yürürlüğe giren Medeni Kanun’un 715. maddesi, bu tür taşınmazlar hakkında amir bir hüküm getirmiş ve bunların kimsenin malı olmayacağı esasını koymuştur. Sözü edilen hüküm, kamunun yararına konulmuş ve uyulmaması halinde, düzen bozucu bir nitelik taşımış olması bakımından kamu düzeni ile ilgilidir. Medeni Kanun’un uygulanması ile ilgili olan, Kanunun 2. maddesi hükmünce, Medeni Kanun’un 715. maddesine aykırı bir biçimde oluşturulmuş bulunan hakların varlığından söz edilemez. Daha önceki olaylar dahi, Medeni Kanun’un 715. maddesine bağlı olacaktır. Bu nedenlerle de, doğal olarak oluşmuş bulunan ve aynı zamanda genel su niteliğini taşıyan göle alınmış olan tapu kaydı, hukukça değer taşımaz. Bu itibarla, göl tapu kaydına dayanan bir kısım davacıların temyizi itirazları yerinde bulunmamaktadır. Davacı köy tüzel kişiliğinin taşınmaz üzerinde bir hakkının varlığı ispatlanamamıştır. Diğer bir kısım davacıların dayandıkları, hüccetin nizalı taşınmaza ait olduğu da, ispatlanmış olmakla beraber, ait olduğu kabul edilse bile, yukarıdaki tapu kaydı yönünden, açıklanan gerekçelere göre hüccet de, hukukça değer taşımamaktadır.

Bu nedenle, yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, (Y.7.HD. 29.11.1977 T. 11537 E. 12272 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder