Malik Sıfatıyla Zilyetlik – Tescil Davası

Malik Sıfatıyla Zilyetlik - Tescil DavasıDavacının 2981 ve 3290 sayılı Yasalara dayanarak yapmış olduğu başvuru, bu Yasa hükümlerinden yararlanmayı sağlamaya yöneliktir. Davacının bu başvurusunun, fer’i zilyetlik anlamına geleceği ve davalı Hazinenin zilyetliğinin asli zilyetlik olup, davacının malik gibi zilyet bulunmadığından kabulü mümkün değildir.

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sarıcakaya Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 26.9.1991 gün ve 17-96 sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 5.7.1993 gün ve 6374-7520 sayılı ilâmıyla;

…Davacının iddia ve talebi, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile tamamlanan mülkiyet hakkına dayanan tapu iptal ve tescilidir. Davacının, 2981 ve 3290 sayılı Yasalara dayanarak yapmış olduğu başvuru, bu Yasa hükümlerinden yararlanmayı sağlamaya yöneliktir. Davacının bu başvurusunun, fer’i zilyetlik anlamına geleceği ve davalı Hazinenin zilyetliğinin asli zilyetlik olup, davacının malik gibi zilyet bulunmadığının kabulü mümkün değildir. Malik sıfatıyla zilyetlik, asli zilyetliktir. Malik sıfatıyla zilyetlikten bahsedebilmek için, iki unsurun mevcut olması gerekir. Bunlar irade ve fiili (eylemli) kudrettir.

Yargıtay’ın kararlılık kazanmış içtihatlarında, malik sıfatıyla zilyetlikte, iradenin de mevcut olması ve bu iradenin özel bir nitelik taşımayıp, malik gibi zilyetlik iradesinin yeterli sayılacağı ve taşınmaz üzerinde başka bir kimsenin üstün hakkını kabul etmeme şeklinde belireceği kabul edilmiştir. Olayımızda, davacının 3290 sayılı Kanuna göre yaptığı müracaatı, çekişmeli yerde Hazinenin mülkiyet hakkını, üstün hakkını dolayısıyla malik sıfatını kabul anlamında olmayıp, başka bir anlatımla, Hazinenin üstün hakkını kabul etme iradesinin varlığı anlamında olmayıp, 2981 ve 3290 sayılı Yasaların zilyede tanıdığı haklardan yararlanmak içindir. Başvuru, imar affı ile ilgili olup, iskan mevzuatı ile ilgisi de yoktur. Davacı, mülkiyet hakkına dayandığına ve iddiasını ispata yeterli delillerini de ibraz ettiğine göre, davalı taraftan da aynı şekilde savunmalarının ispatına yeterli delil ve belgelerin sorulup, birlikte toplanmasından sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değişik düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve Yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (YHGK. 23.03.1994 T. 1993/8-918 E. 1994/158 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder