Paylı Mülkiyette Feragatte Bulunmak – Tescil Davası

Paylı Mülkiyette Feragatte Bulunmak - Tescil DavasıHer paydaşın önalım talebi, önalımlı payın tamamına şamildir. Davacı paydaşlardan birinin (pay sahibinin mirasçılarından bir kısmının) dava görülmekte iken hakkından mutlak surette vazgeçmesi davayı takıp eden diğer paydaşın yararınadır. Yoksa feragate konu kısmın davalı üzerinde kalmasını gerektirmez.

Taraflar arasındaki, önalım davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Borçka Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen, 25.2.1992 gün ve 35/17 sayılı kararın incelenmesi, taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin, 26.5.1992 gün ve 6435-7104 sayılı ilamıyla;

…Bozmadan evvelki hükümde mahkeme, R.Ö. dışındaki davacıların davalarının açılmamış sayılmasına karar vermiştir. O davacıların, temyiz istemleri reddedilmiş ve bu yoldaki karar kesinleşmiştir. Davacı R.Ö. lehine önalım haklarında feragat eden diğer iştirakçi ortaklar, davalarını takip etmediklerine göre, önalım haklarından davacı lehine feragat etmeleri mümkün değildir. Zira, HUMK.nun 91. maddesine göre, feragat iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesidir. Feragat eden iştirakçi ortaklar, davada taraf olmadıklarından, bu feragatleri de hukuki sonuç doğurmaz. Bozma kararında belirtildiği üzere, önalımlı payın davacı R.Ö.’nün hissesi oranında iptali ile adına tesciline karar vermek gerekirken, önalımlı payın tümünün tesciline karar verilmesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle, HUMK.nun, 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince, duruşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü :

Dava, önalım hakkının tanınması istemine ilişkindir.

Taşınmazdaki yarı pay sahibinin, bu yerdeki payını tapuda kayden davalıya satması üzerine, diğer yarı pay sahibinin mirasçıları olan davacılar, yasal süresinde temyize konu davayı açarak, davalı tapusunun iptali ile önalımlı payın eşit olarak adlarına tescilini istemişlerdir.

Yargılama sırasında, R.Ö. dışındaki davacıların davayı takip etmemeleri nedeniyle, haklarındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve verilen bu karar da kesinleşmiştir. Bilahare bu kişilerin vekili, 9.7.1991 tarihli dilekçe ile davayı takip eden R.Ö. lehine önalım haklarından feragat ettiklerini bildirmiş ve R.Ö. de, 18.2.1992 tarihli dilekçesiyle önalımlı payın tamamının adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; feragate konu payın, davayı takip eden diğer davacı adına tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, 20.6.1951 gün, 13/5 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi önalım hakkı (şuf’a hakkı), taşınmaz mülkiyetinin Yasadan doğan daraltımlarından (takyitlerinden) biridir. Yasal önalım hakkı, yenilik doğuran ayni bir haktır. Paydaşa, bir payın üçüncü kişiye satılması durumunda, o pay alıcıya neye mal olmuş ise, o miktar ile belirli süre içerisinde satın alma yetkisini verir. Yine ifade edilmelidir ki mülkiyet hakkının, özel hukuk takyitleri arasında yer alan önalım hakkının tanınması ile paylı mülkiyete tabii taşınmaz mallarda, paydaşları arasındaki müşterek kullanılmaya yabancıların sokulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Nitekim, bu kabulün doğal sonucu olarak, gerek öğretide, gerek yargısal kararlarda; önalım hakkını kullanan paydaşlardan bir kısmının haklarından vazgeçmesi durumunda, diğer koşulların gerçekleşmesi kaydıyla, önalımlı payın tamamının davayı takip eden davacı adına tescilinin gerekeceği hususunda görüş birliği mevcuttur. Örneğin, önalım hakkını kullanan paydaş, önalımlı payın bir kısmını talep edip, diğer kısmını istememezlik edemez. Çünkü, hukukumuz bakımından önalım tecezzi kabul etmez. Bu itibarla, her paydaşın önalım talebi, önalımlı payın tamamına şamildir. Davacı paydaşlarından birinin, dava görülmekte iken hakkından mutlak surette vazgeçmesi, davayı takip eden diğer paydaşın yararınadır. Yoksa feragata konu kısmın davalı üzerine kalmasını gerektirmez. (Prof. Dr. Feyzi Feyzioğlu, Önalım  Hakkı adlı eser, sayfa 167). Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca. 10.4.1946, gün 152 43 sayılı ve 17.2.1993 gün ve 1992/6-739, 1993/52 sayılı kararlarında da. aynı ilke benimsenmiştir.

O itibarla, yerel mahkemece mevcut delillerin, özellikle önalım hakkının ihdasında güdülen amaca uygun biçimde değerlendirilerek, önalımlı payın tamamı üzerinden, davanın kabul edilmesi doğrudur. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (YHGK. 23.06.1993 T. 6-129 E. 480 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder