Satış Vaadi, Önalım Hakkı ve Bekletici Mesele – Önalım Davası

Satış Vaadi, Önalım Hakkı ve Bekletici Mesele - Önalım DavasıSatış vaadi senedi; borçluya, yapıldığı andan itibaren mülkiyeti geçirme borcu yükler. Borçlu, bu borcunu yerine getirmezse, Medeni Kanun 716’ya göre karar alınabilir. Bu nedenle cebri tescil davası, önalım davası için bekletici (ön) mesele teşkil eder. (Medeni Kanun madde 716) (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 213) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 237)

Taraflar arasındaki, önalım davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen, 4.12.1974 gün ve 548- 521 sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin, 10.6.1975 gün ve 3533-4216 sayılı ilamıyla;

…Davalı, satış vaadi senedine dayanarak, davacının payı hakkında cebri tescil davası açtığına ve tescile karar verildiği takdirde davacının paydaşlık sıfatı kalmayacağından, neticesinin beklenilmesi icab ederdi… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

Davacının açtığı önalım davası mahkemece kabul edilmiş; özel daire kararı, davalının satış senedine dayanarak davacı aleyhine cebri tescil davası açtığı, bu dava kabul olunduğu takdirde, davacının paydaşlık sıfatı kalmayacağı ve dolayısıyla önalım davasının kabul olunamayacağı ve bu itibarla tescil davasının sonucunun beklenmesi gerektiği nedeniyle bozmuş; mahkeme direnmiştir.

Yukarıda açıklanan duruma göre, uyuşmazlığın çözümü cebri tescil davasının bekletici sorun teşkil edip etmeyeceği hususunun tayinine bağlı bulunmaktadır. Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında, bu konuda iki görüş ileri sürülmüştür. Birinci görüşe göre; satış vaadi senedi geçerlidir ve yapıldığı andan itibaren mülkiyeti geçirme yükümlülüğünü yükler. Davacı da, böyle bir yükümlülük altında olduğuna göre, cebri tescil davasının sonucunun beklenmesi gerekir.

İkinci görüşe göre; davacı tapuda paydaştır ve bu itibarla da, mülkiyet hakkının kendisine sağladığı haklardan yararlanması gerekir. Önalım hakkının kullanılması da aynı hakkın kapsamına girer. Önalım hakkında; dava hakkının, dava gününe göre tespit edilmesi zorunlu olup, paydaşlık sıfatı tapu ile sabit bulunması itibariyle, davacının dava hakkının varlığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan olayda, davalının Medeni Kanun’un 633. maddesinden yararlanma olanağı söz konusu olmadığından, satış vaadi senedi ile tescilden önce bir hakkı doğduğundan da söz edilemez.

Yapılan oylama sonucu, üçte iki çoğunlukla birinci görüş benimsenmiştir. Bu nedenlerle, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya ispatıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır. (YHGK. 06.07.1977 T. 6-535 E. 701 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder