Zilyetliğin Yitirilmesi – Tescil Davası
ÖZET: Belli ve haklı bir neden olmadığı halde 20 yıl gibi uzun bir süre taşınmazın kullanılmaması, kiraya verilmemesi halinde taşınmazın iradi olarak terk edildiğinin kabulü gerekir. Zira Medeni Kanun‘un 889. maddesine göre geçici olmayan, sürekli olan zilyetliğin terki, zilyetliğin yitirilmesi sonucunu doğurur. (Medeni Kanun madde 976) S.B. ile Hazine, Mezit Köyü Muhtarlığı ve Orman İdaresi aralarındaki tescil davasının kısmen...
Ağaçların Mülkiyet Hakkı – Tapu Tescil Davası
ÖZET: Bir taşınmaz üzerinde bulunan, yetiştirilen ağaçlar, taşınmazın bütünleyici parçası olup, müstakil bir varlıkları yoktur. Zemin kime ait ise üzerindeki ağaçlar da ona aittir. Bu ağaçların tapu siciline bağımsız bir hak olarak tescili veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi mümkün değildir. (Medeni Kanun madde 684, 712) İ.Ü. ve T.Ü. ile Hazine arsalarındaki tescil davasının reddine dair Aydın 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden...
Uzun Bir Süre Geçtikten Sonra Önalım Hakkının Kullanılması – Önalım Davası
ÖZET: 1- Taşınmaz mal mülkiyetinin yasadan doğan daraltılmalarından biri olan önalım hakkı, yenilik doğuran (inşai) bir haktır. Bu hak, taşınmazda pay sahibi bulunan kişiye, diğer bir paydaşa ait hissenin, üçüncü kişiye satılması halinde o hisse müşteriye neye mal olmuş ise o miktar ile belli bir süre içerisinde satın alma yetkisini veren ayni bir haktır. 2- Önalım hakkının kullanılmasıyla, kullanan ile alıcı üçüncü şahıs arasında...
Sahte Mirasçılık Belgesi ile Tapu Kaydı – Tazminat Davası
ÖZET: Devletin, tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğu, objektif sorumluluk olup, sahte mirasçılık belgesine dayanılarak yapılan kayda güvenerek, taşınmazı satın alan ve bu nedenle zarara uğrayan davacının, devlet aleyhine açtığı tazminat davasının kabulü gerekir. (Medeni Kanun madde 1007) DAVA: Dava, tapu sicili tutulmasından doğan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Davalı Devlet, tapu sicilinin tutulmasından doğan...
Köy Boşluğuna Elatmanın Önlenmesi Davası
ÖZET: Türk Medeni Kanununun 684. maddesi hükmü gereğince taşkın kısmın davalıya ait 502 parseldeki muhdesattan ayrı düşünülmesine olanak yoktur. Kaldı ki restoran olarak tasarruf edildiği saptanan taşkın yapının davalı dışındaki biri tarafından işletiliyor olmasının da davalıyı sorumluluktan kurtaramayacağı açıktır. Taraflar arasında görülen davada; Davacı hazine, dava konusu köy boşluğuna davalıların elatmasının önlenmesi,...
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.