Tapu Sicilinden Doğan Zararın Giderilmesi – Tazminat Davası

Tapu Sicilinden Doğan Zararın Giderilmesi - Tazminat DavasıTapu sicilinin tutumunda, Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Devletin sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında, görevlinin hukuka aykırı bir işlemi ve bu işlemle zararlı sonuç arasında bir illiyet bağının varlığı gerekir. (Medeni Kanun madde 1007)

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı, 2.000.000 liranın mahkemenin 1986/417-227 sayılı kararın kesinleştiği, 28.1 1.1986 tarihinden itibaren, %30 yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı Maliye Hazinesi adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı, maliki bulunduğu 633 parsel sayılı taşınmazın, aynı ad ve soyadı taşıyan bir başka kişinin borcu nedeniyle kesinleşen icra takibi sonucu, üçüncü kişiye satıldığını, ilgili tapu idaresi tarafından gerekli kontrol yapılmadan bu kişi adına tescil edildikten sonra; satış yoluyla çeşitli eller değiştirdiğini, açtığı tapu iptal davasından sonuç alamadığını ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine, kendilerine atfı kabil bir kusur olmadığını savunmuştur. Mahkemece, iddia ve savunmaya göre, tarafların delilleri toplanmış ve taşınmazın, dava tarihindeki değeri üzerinden zararın tazminine karar verilmiştir.

Dava, tapu sicilinin tutulmasından doğma zararın, Hazineye ödetilmesi isteği olup, Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi hükmüne dayanmaktadır. Kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında görevlinin hukuka aykırı bir işlemi ve bu işlemle zararlı sonuç arasında bir illiyet bağının varlığı gerekir. Memurun işleminin, bir şeyi yapma ya da yapmama niteliğinde olmasının ve kusura dayanıp dayanmasının bir önemi yoktur. Çünkü Devletin bu konudaki sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Davacının, tapuda kendi adına kayıtlı taşınmazı, ad ve soyadı benzerliği nedeniyle, başka bir kimsenin borcundan dolayı satılmıştır. Tapu memuru, esas borçlunun hüviyetini tam aramadan, taşınmaz üzerine haciz vazetmek suretiyle, satılıp el değiştirilmesine sebep olmuştur. Bu yöne ilişkin davalının itirazları yerinde olmadığı gibi, davacının taşınmazı satın alan üçüncü kişinin iyi niyet sahibi olmadığına ilişkin davası reddedilip kesinleşmekle; zararın bu tarihte gerçekleştiğinin ve davacının mülkiyet hakkının sona erdiğinin kabulü gerekir. Olayda, davacı tarafından açılan tapu iptal davası, 15.10.1986 tarihinde reddedilmiş ve 28.11.1986 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda davacının zararı, reddedilen tapu iptali davasının kesinleştiği, 28.1 1.1986 günün de doğmuştur. O halde, mahkemece, taşınmazın 28.1 1.1986 tarihindeki değeri üzerinden, tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeksizin, dava tarihindeki değer üzerinden ödetme kararı verilmiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Temyiz olunan kararın, iki numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, (Y.4.HD. 17.04.1989 T. 10335 E. 3626 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder