Tespit Dışı Bırakılmış Taşınmazda Hak Düşürücü Süre – Tescil Davası

Tespit Dışı Bırakılmış Taşınmazda Hak Düşürücü Süre - Tescil DavasıTespit dışı bırakılmış park niteliğindeki taşınmaz için aksi iddia edilerek her zaman dava açılabilir.

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.2.1998 gün ve 1996/553 E- 1998/61 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 4.3.1999 gün ve 1999/860-1888 sayılı ilamı ile;

…Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Hazine ve Kastamonu Belediye Başkanlığı aleyhine açılan tescil davasının reddine ilişkin hüküm dairece onanmıştı. Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili 30.4.1998 günlü karar düzeltme dilekçesi ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.

Mahkemece uyuşmazlık konusu parsel hakkında daha önce kadastro tutanağı düzenlendiği ve taşınmazın tespit dışı bırakıldığı, tutanağın kesinleştiği 3.9.1966 tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu taşınmaz 19.4.1969 tarihinde 274 ad 2 parsel numarası ile Belediye adına tespiti yapılmış ve tescil dışı bırakılmasının uygun olacağı düşüncesi ile beyanname ve ekler komisyona havale edilmiş, komisyonca da 20.5.1969 tarihinde posta mütalaası uyarınca, taşınmazın tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Tutanaktaki açıklamalara göre dava konusu taşınmaz kamunun yararlanmasına terk ve tahsis edilen park niteliğindedir. Parklar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16 A maddesi hükmüne göre hizmet mallarından olup ilgisi yönünden İl, Belediye, Köy veya Mahalli İdare birlikleri tüzel kişiliği adına tespit olunur. İncelenmekte olan olayda taşınmaz hizmet malı olarak tespit edilmiş ise de daha sonra tespit dışı bırakılmıştır. Bu tür taşınmazlar hakkında yapılan tespitler Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinde yazılı ve sicilin oluşmasına esas olan tespit veya sınırlandırma niteliğinde olmayıp taşınmazın hukuki ve geometrik durumunun belirlenmesidir. Bu nedenle böyle bir tespit 12. maddede belirtilen sürenin işlemesi bakımından hüküm taşımaz. Kaldı ki, olayımızda taşınmazın geometrik durumu belirlenmiş olmakla beraber tespit dışı bırakılmıştır. Tespit dışı bırakılan bir yer kadastro uğraşlarının dışında kalmakta olup böyle bir yer hakkında süreye bağlı olmaksızın her zaman genel hükümlere göre dava açılması mümkündür. Yukarıdan beri yapılan bu açıklamalar karşısında mahkemenin red gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekirken Dairece yanlışa düşülerek onanmış olup, davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün karar düzeltme isteği yerinde olduğundan kabulü ile Dairenin 19.10.1998 gün 5250/10569 esas ve karar sayılı onama kararının kaldırılmasına yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 10.11.1999 T. 8-934 E. 945 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder