Zilyetliğin Defan İleri Sürülmesi – El Atmanın Önlenmesi Davası

Zilyetliğin Defan İleri Sürülmesi - El Atmanın Önlenmesi DavasıKadastro çalışmalarına başlanılan bölgelerde, dava edilen yer tespit görmemiş olsa bile, Kadastro Kanunu’nun mülk edinmede zilyet lehine tanıdığı haklar, bir davaya dayanak tutulabileceği gibi, aleyhine açılan davalarda da zilyet tarafından defan ileri sürülebilir.

Kadastro Yasasının en belirgin amaçlarından biri de tapu dışı işlemlerin tasfiyesini sağlamaktır. (3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 32)

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 20.12.1990 gün ve 44-334 sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

… Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dayanak tapu kaydının, dava konusu yere ait olduğu, haricen davalıya satıldığı, buna ilişkin senedin de çekişmeli taşınmaza uyduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Öte yandan Doğanhisar, kadastro bölgesidir. Ancak çekişmeli taşınmazın davalıya haricen satıldığı, 21.7.1988 tarihi ile davanın açıldığı 6.3.1990 tarihi arasında, 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddesinde öngörülen süre geçmemiştir. O halde, kayda üstünlük tanınarak, harici satışın geçersizliği dikkate alınmak suretiyle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddedilmesi isabetsizdir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davalı çekişmeli taşınmazı, kayıt malikinin mirasçılarından satın aldığını, bayii ve onunla birleşen eklemeli zilyetliği itibariyle, davacının tapusunun hukuki değerinin kalmadığını savunmuştur.

Dava konusu taşınmazın, davacının kök murisi dedesi Hidayet adına tapuda kayıtlı olduğu, onun 60 yıl kadar önce ölümünü takiben mirasçıları arasında yapılan rızai taksim sonucu, bu yerin payı karşılığı davacının babası Osman’a bırakıldığı tartışmasızdır. Osman’ın ise tasarrufunda bulunan taşınmazı, 1978 yılında davacının kardeşleri bulunan çocuklarından Hidayet ve İsmail’e satıp zilyetliğini devrettiği, davalının da bu yeri 1988 yılında noter senedi ile Hidayet ve İsmail’den satın aldığı ve o tarihten beri de tasarrufta bulunduğu anlaşılmıştır.

Dava konusu taşınmaz, henüz kadastro tespiti görmemiş ise de, içerisinde bulunduğu Doğanhisar ilçesinde kadastro faaliyetleri başlamış durumdadır. Bilindiği üzere, kadastro çalışmalarına başlanan bölgelerde, dava edilen yer tespit görmemiş olsa bile, Kadastro Kanununun mülk edinmede zilyet lehine tanıdığı haklar; iddia ile bir davaya dayanak tutulabileceği gibi, aleyhine açılan davalarda da zilyet tarafından defan ileri sürülebilir. Kadastro Yasasının en belirgin amaçlarından birisi de tapu dışı işlemlerin tasfiyesini sağlamaktır. Bu kabulün sonucu olarak da davacı tapu dışı yolla iktisap ettiğini ileri sürdüğü çekişmeli taşınmazda bayiin zilyetliğinin de, kendi zilyetlik süresine eklenmesini isteyebilir. Olayda da, dava tarihi itibariyle eklemeli zilyetlik yoluyla, 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddesinde öngörülen koşullar, davalı yararına gerçekleşmiştir. Bu durumda mahkemece, mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle, davanın reddedilmiş olması doğrudur. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının, onanması gerekir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (YHGK. 16.09.1992 T. 395 E. 467 K.)

3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 13

A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;

a) Kayıt sahibi adına,

b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,

c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına,

B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;

a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına,

b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,

c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.

Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır.

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder