Kamulaştırma Anında Zilyetliğin Olduğunun İspatlanması – Tescil Davası

Kamulaştırma Anında Zilyetliğin Olduğunun İspatlanması - Tescil DavasıZilyetliğin tespiti davasında Medeni Kanun’un 713/1, 3, 4 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki koşulların kamulaştırma anında oluştuğunun ispatı gerekir.

Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tosya Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair belirlenen 28.12.1990 gün ve 116/297 sayılı kararın incelenmesi, davalılardan Hazine temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.3.1992 gün ve 5391- 5382 sayılı ilâmıyla; (Dava tescil davasıdır. Bu tür uyuşmazlıklarda öncelikle taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının ve davacı adına sadece zilyetlik yoluyla tapuya tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının tapudan ve mahkemelerden sorulup belirlenmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü: Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca zilyetliğin tespiti istemeni ilişkindir.

Gerçekten 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca “…zilyedin, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde Medeni Kanun’un zilyetlikle iktisap hükümleri dairesinde, aynı usul ve şekillere göre dava açarak, taşınmaz malı kamulaştırma tarihinde iktisap etmiş olduğunu ispat etmesi lazımdır.” denilmiştir. Davacıya ait 3 parça tapusuz taşınmazın ise Kastamonu-Tosya karayolunun yapımı nedeniyle kamulaştırıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kamulaştırma nedeni ile anılan madde hükmü uyarınca kamulaştırma tarihine kadar kamulaştırma konusu taşınmazlar üzerinde kazanmayı sağlayan zilyetliğinin tespitini istemekte hukuki yararı bulunduğu aşikardır. Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine göre olayın, Medeni Kanun 713/1, 3 ve 4. fıkralarında belirlenen yönteme göre incelenmesi ve bu maddede öngörülen koşulların gerçekleştiğinin, davacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. O itibarla mahkemece, tespite konu taşınmazın tapuda kayıtlı bulunup bulunmadığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinmede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi ile getirilen düzenleme çerçevesinde, taşınmazın miktar ve niteliğine ilişkin inceleme yapılması ve tüm delillerin toplandıktan sonra birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, eksik incelemeyi dayalı önceki kararda direnilmesi doğru değildir.

O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kara-rının yukarıda açıklanan nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 07.04.1993 T. 8-63 E. 150 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder