Kat Maliklerden Birinin Ortak Yere Sahiplenmesi – Müdahalenin Önlenmesi Davası

Kat Maliklerden Birinin Ortak Yere Sahiplenmesi - Müdahalenin Önlenmesi DavasıAksine sözleşme olmadıkça her kat malikinin, ana taşınmazın tüm ortak yerlerini kullanmak ve buradan yararlanmak hakları vardır. Kat malikleri ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, birbirini rahatsız etmemek, birbirinin hakkını çiğnememek ve yönetim hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler.

Davalının, ortak yeri özel garaj olarak diğer kat maliklerinin yararlanmasını engelleyecek ve onların kullanma hakkını çiğneyecek biçimde tek başına kullandığı saptadığında, müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerekir. (634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu madde 16, 18)

Dava dilekçesinde ortak yere müdahalenin önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Dava dilekçesinde, ana yapının yanındaki boşluk alana inşa edilmiş olan bir yanı ve üstü açık ortak yapının, davalı kat maliki tarafından üzeri kapatılıp kendi otosu için özel garaj olarak kullanıldığı, böylece diğer kat maliklerinin buradan yararlanmalarının engellendiği ileri sürülerek, davalının söz konusu ortak yere müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi istenmiştir.

Davalı vekili davaya yanıt dilekçesinde, dava konusu edilen yapının, ana yapının inşası sırasında toprak kaymasının önlenmesi amacıyla yüklenici tarafından yapıldığını, müvekkilince ise sadece bu yerin ince sıvasının yapılıp üstünün ondülin saç levha ile kapatıldığını, kat malikleri kurulunca alınan “her kat maliki konutunun önünde, yanında ve varsa arkasında bulunan ortak yerleri diğer kat maliklerini rahatsız etmeyecek şekilde kullanabilir” yolundaki kararı uyarınca müvekkili kat malikinin de dava konusu ortak yeri -otosunu koymak suretiyle- kullandığını, aynı yeri diğer kat maliklerinin de kullanmalarını engellemediği gibi, kimseye rahatsızlık da vermediğini, bu nedenlerle müvekkili hakkında açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Dosyada toplanan belge ve bilgilere göre; üzerinde kat mülkiyeti kurulmuş bulunan ana taşınmazın mimari projesinde dava konusu yerin ana yapının yanında boşluk alan olduğu, buraya üç yanı kapalı ön cephesi ve üstü açık yaklaşık 45-50 m2 alanlı kaba inşaat yapıldığı, davalının ise buranın salt üstünü kapattığı, bu haliyle ve açık otoparka yakın olması nedeniyle bu yerin tüm kat maliklerince ortak garaj olarak kullanılmasının kimseye bir zarar ve rahatsızlık vermeyeceği hususlarında anlaşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu edilen ortak yerin salt davalı tarafından özel garaj olarak kullanılıp, diğer kat maliklerinin buradan yararlanmalarının engellenip engellenmediği noktasında toplanmaktadır.

Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 16. maddesi hükmüne göre kat malikleri, ana taşınmazın tüm ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olup, bu yerleri kullanma hakkına sahiptirler. Buna göre ana taşınmazdaki her kat malikinin, aksine sözleşme olmadıkça (başka bir anlatımla yönetim planında bir ortak yer, bir veya birkaç bağımsız bölüm maliklerinin kullanımına özgülenmiş bulunmadıkça), o yeri kullanmak ve buradan yararlanmak hakları vardır. Kanunun 18. maddesinde öngörülen genel kural uyarınca da kat malikleri, ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin hakkını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler.

Somut olayda; davalının, dava konusu ortak yeri özel garaj olarak kullanıp, öteki kat maliklerinin buradan yararlanmalarını engellediği ileri sürülüp, bu müdahalesinin önlenmesi istendiğine göre; mahkemece, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun yukarıda değinilen madde hükümleri doğrultusunda gerekli incelemenin yapılıp bu konuda tüm kanıtların eksiksiz toplanmasından sonra, bu yeri diğer kat maliklerinin yararlanmasını engelleyecek ve onların kullanma hakkını çiğneyecek biçimde tek başına kullandığı saptandığında -istek gibi- müdahalesinin önlenmesine, tersi durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hükmün BOZULMASINA, (Y.18.HD. 10.03.2003 T. 258 E. 1716 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder