Kazandırıcı Zaman Aşımı ile Zilyetlik – Tapu İptal Davası

Kazandırıcı Zaman Aşımı ile Zilyetlik - Tapu İptal Davası1- 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu uyarınca Hazine adına tescil edilen yerler üzerinde kazandırıcı zaman aşımı ile ilgili iddialarda, zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı komisyon belirtme tarihine göre göz önünde tutulur.

2- Belirtmelikte kaçak ve yitik kişilerden kaldığı belirtilmekle bu tür yerlerin satış, dağıtım veya benzeri bir yolla nitelikleri değiştirilmedikçe kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir.

H.T. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Varto Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.12.1990 gün ve 169/925 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacılar, 8 parsel kapsamında kalan kendilerine ait yerlerin tapularının iptali ile bağımsız olarak adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı Hazine temsilcisi, sebep açıklamaksızın davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davacılara ait belirlenen taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının kısmen iptali ile adlarına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, ayrı ayrı açtıkları ve birleştirilen dava dosyaları içerisindeki dilekçeleri ile dava konusu taşınmaz kapsamında kalan yerlere ait tapu kayıtlarının iptal ve tesciline karar verilmesini istemişler ise de, mahkemece bağlantı nedeniyle davacıların ayrı ayrı üzerinde hak iddia ettikleri 8 parsel hakkındaki davanın bu dosya üzerinden yürütülmesine, dava konusu diğer parseller hakkındaki dava dosyasının tefrikine karar verilmiş, yargılama bu şekilde yürütülüp sonuçlandırılmıştır. Dava, 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46. maddesinin son fıkrası ile getirilen iki yıllık süre içerisinde açılmıştır.

Dava konusu taşınmaz bölümlerini kapsayan 8 parsele ait kadastro tutanağında 30.03.1960 gün ve 8 numaralı tapu kaydına dayanılarak 22.09.1976 tarihinde tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, tutanak 08.03.1.217 tarihinde kesinleşmiştir. Dayanak tapu kaydı 4753 ve 5658 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümleri uyarınca oluşturulmuştur. 53 nolu Toprak Komisyonunca düzenlenen belirtmelikte kaçak ve yitik kişilerden kalan dava konusu yerin mahsus sütununda yazılı kimseler tarafından işgal edildiği açıklanmak suretiyle Hazine adına belirtilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanık dava konusu taşınmazın davacıya miras ve taksim yolu ile intikal ettiğini, 1930 yılından bu yana tasarrufta bulunduğunu bildirmeleri üzerine mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan sürenin komisyonca yapılan belirtme tarihine göre hesap edilmesi gerekir. Başka bir anlatımla bu tür davalarda davacı veya davacıların belirtme tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu kanıtlamaları gerekir. Yerel bilirkişi ve tanık, davacı ve miras bırakanının 1930 yılından bu yana tasarrufta bulunduğunu bildirdiklerine göre kazanma süresi fazlası ile geçmiş olmaktadır. Ne var ki, taşınmazın Hazine adına belirtme sebebine göre yapılan inceleme noksandır. Az önce de açıklandığı üzere taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden Hazineye intikal ettiği açıklanmıştır. Kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan bu tür yerlerin satış, dağıtım veya benzeri bir yolla nitelikleri değiştirilmedikçe kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesi mümkün olmaz. Bu nedenle taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kalan bir yer olup olmadığı, böyle bir yer ise nitelik değişikliği görüp görmediğinin araştırılıp belirlenmesi gerekir. Bu yön göz önünde tutularak 53 nolu Toprak Komisyonunca düzenlenen belirtmelik ve paftadan yararlanmak suretiyle komşu parsellere ait dayanak belgelerin olup olmadığının, varsa bunların getirtilip dosya arasına konulması, ondan sonra yerel, teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden taşınmaz başında keşif yapılması, davacıların tanık deliline dayandıkları göz önünde tutularak gösterecekleri tanıkların davetiye ile çağırılarak HUMK.nun 259. maddesi hükmü uyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, dava konusu yer ve çevresinin kaçak ve yitik kişilerden kalan yerler olup olmadığı hususunun belge ve tanık beyanlarına dayanılarak belirlenmesine çalışılması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir. Hükmün BOZULMASINA, (Y.8.HD. 01.03.2004 T. 686 E. 1269 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder