Mera veya Ekilmez Arazinin İmar İhya Edilmesi – Tescil Davası

Mera veya Ekilmez Arazinin İmar İhya Edilmesi - Tescil DavasıÖncesi mera olmayan bir yerin Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerindeki olumlu ve olumsuz koşulların gerçekleşmesiyle kazanılması mümkün olabilir. Taşınmazın öncesi itibariyle ekilemez arazi niteliğiyle tespit dışı bırakılan ve mera olmayan bir yer olduğu belirlendiğine göre, imarihyanın tamamlandığı tarihten mera olarak tahsis ve sınırlandırıldığı tarihe kadar koşullarının gerçekleşmesi halinde kazanılması mümkün olabilir.

Bu yer meraya tahsis edilmekle kamu emlakine dönüşmüş bulunduğundan özel mülkiyet şeklinde tapuya tescili mümkün olamayacağından mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekir.

H.Ö. ile Hazine, Ballıkuyumcu Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ankara 25.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 13.10.2005 gün ve 144/343 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, imarihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında tescil konusu yerin 1451 parsel sayısı ile idari yoldan mera olarak tahsis ve tescil edilmesi üzerine davayı ıslah ederek tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tescilini istemiştir.

Davalı Hazine vekili ile Belediye vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17.maddeleri uyarınca kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili isteğiyle açılmış, yargılama sırasında dava konusu yerin mera olarak tahsis edilmesi üzerine sınırlandırmanın kısmen iptali isteğine dönüşmüştür. Tescil konusu yerin teknik bilirkişi krokisinde A harfi ile gösterilen bölümünün 264 nolu mera parseli içinde kaldığı, B harfi ile gösterilen bölümünün ise 03.02.2003 gün ve 601 yevmiye numarası ile sonradan tahsis edilen 1451 nolu mera parseli kapsamına alındığının belirlenmesi üzerine, mahkemece meraların kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlikle özel mülkiyet olarak tescilinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncesi mera olan bir yer, süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle kazanılmayacağından mahkemenin bu açıdan red gerekçesi yerinde ise de; somut olayda olduğu gibi dava konusu yerin bir bölümü, ekilemez arazi niteliğiyle kadastroca tespit dışı bir yerdir. Öncesi mera olmayan böyle bir yerin Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17.maddelerindeki olumlu ve olumsuz koşulların gerçekleşmesiyle kazanılması mümkün olabilir. Dosyadaki 12.4.2002 gün ve 13 sayılı mera komisyonu kararına göre mer’a sınırlandırmasına karsı davacının yapmış olduğu itiraz, söz konusu yerin mera olarak kullanılmasında kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi krokisinde B harfi ile gösterilen 6571 m2 yüzölçümündeki bölümü, öncesi itibariyle ekilemez arazi niteliğiyle tespit dışı bırakılan ve mera olmayan bir yer olduğu belirlendiğine göre, imarihyasının tamamlandığı tarihten mera olarak tahsis ve sınırlandırıldığı tarihe kadar koşullarının gerçekleşmesi halinde kazanılması mümkün olabilir. Ancak, bu yer meraya tahsis edilmekle kamu emlakine dönüşmüş bulunduğundan özel mülkiyet şeklinde tapuya tescili mümkün olamayacağından mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün oybirliği ile BOZULMASINA. (Y. 8.HD. 13.04.2006 T. – 1743 E/2493 K)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder