Muris Muvazaasında Asıl Amacının Araştırılması – Tescil Davası

Muris Muvazaasında Asıl Amacın Araştırılması - Tescil Davası1- Muris muvazaana ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaşabilmesi, miras bırakanın asil irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerekir.

2- Bir iç sorun olan, gizlenen gerçek irade ile amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulası genellikle zor olduğunda, bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

3- Temlikin gerçek değer üzerinden yapılmaması, tek başına mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmaz. Murisin iradesi diğer delillerle de ortaya konmalıdır.

4- Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir.

5- Ölene kadar taşınmazda oturmaya devam etmesi ve davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, sattığını gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.3.2007 gün, 146-54 sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 5.12.2007 gün, 9982-11737 karar sayılı ilamı ile,

…Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Getirtilen akit tablosu ve veraset ilamından, miras bırakan S.H’nin 11 sayılı parseldeki 1 numaralı dairesini, vekil kıldığı komşusu vasıtasıyla kendisinden önce ölen kocasının ilk eşinden olma oğlunun karısı davalı N.H.’ya 3.10.2003 tarihli akitte satış yoluyla devrettiği; miras bırakanın 11.2.2004 tarihinde ölümüyle geriye mirasçısı olarak davacı dört yeğeninin kaldığı görülmektedir.

Davacılar, taşınmazın mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde davalıya temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın kanser hastalığına yakalandığı, özel hastanede ameliyat geçirdiği, sağlık harcamalarının arttığı, emekli maaşı dışında başkaca bir gelirinin bulunmadığı, karşılaştığı sağlık harcamalarına kaynak yaratmak için çekişmeli dairesini hastalığı boyunca yanında kalıp kendisiyle ilgilenen ve destek olan davalıya sattığı; her ne kadar taşınmazın akitteki bedeli ile gerçek değeri arasında fark bulunsa da, anılan hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı, kaldı ki ölene kadar taşınmazda oturmaya devam etmesi ve davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, sattığını gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşı¬lıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel Daire bozma kararma uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (Y. HGK. 29.4.2009 T. 2009/1 -130 E. – 2009/150 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder