Önalım Davasında Hak Düşürücü Süre ve İspatı

Önalım Davasında Hak Düşürücü Süre ve İspatıDavalının hak düşürücü sürenin geçirildiği savunmasını kanıtlama yönünden dinlettiği tanıklar zaman ve mekan göstermek suretiyle, davacı şirket temsilcisinin satışı 9 Ekim 2001 tarihinde öğrendiği beyan etmişlerdir. Bu durumda, bir aylık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 21.11.2001 tarihinde açılan davanın reddine karar verilmelidir. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 733)

Taraflar arasındaki önalım davasından (şuf’a davası) dolayı yapılan yargılama sonunda: Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.12.2002 gün ve 2001/1295 E-2008/1184 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 1.4.2003 gün ve 1045 E-2061 K. sayılı ilamı ile;

… Dava, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve tesciline ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili şirketin önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu taşınmazda paydaş bulunduğunu, paydaşlardan E.İ.T.’nin payını 8.10.2001 tarihinde davalıya sattığını 20.11.2001 tarihinde tapudan öğrendiklerini ileri sürerek 21.11.2001 tarihinde açmış olduğu iş bu dava ile 4/16 payın önalım hakkı nedeniyle iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı vekili hak düşürücü sürenin geçirildiğini, davanın reddini savunmuştur.

Taşınmaz mal mülkiyetinin kanundan doğan kısıtlamalarından olan önalım hakkı, paydaşlardan birinin payını tamamen veya kısmen üçüncü şahsa satması halinde diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma imkanını veren bir haktır. Bu hakkın satıma ıttıladan itibaren 1 ay, herhalde sicile şerh verildiği tarihten itibaren 10 sene içinde kullanılması gerekir. Süre itirazında bulunan davalının bu savunmasını ispat etmesi icap eder.

Olayda davalının hak düşürücü sürenin geçirildiği savunmasını kanıtlama yönünden dinlettiği tanıklardan özellikle A.N. ve A.K. birbirlerini teyit eden ifadelerinde zaman ve mekan göstermek suretiyle davacı şirket temsilcisi T.C.’nin satışı 9 Ekim 2001 tarihinde öğrendiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda davanın süresinde açıldığı kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi hatalı olduğundan hükmün bozulması icap etmiştir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HTJMK. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı oybirliği ile BOZULMASINA, (Y. HGK. 26.05.2004 T. – 6-302 E/313 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder