Şartlı Bağış Yapılmak İstenirken Aldatılma – İade Davası

Şartlı Bağış Yapılmak İstenirken Aldatılma - İade DavasıDavada, Borçlar Kanunu’nun 24 ve 242. maddelerine dayanılmıştır. Sözleşme yapılırken hataya düşüldüğü iddia edildiğine göre hatanın, sözleşmenin icrasına taalluk eden hususları ne derece imkansız kıldığı yönleri şahitle ispat edilebilir. Davacı, maliki bulunduğu 267 parsel nolu arsasının, üzerine cami yapılması ve yaşatılması kayıt ve şartıyla ve cami yaptırılmadığı takdirde iade edilmek üzere kendi ismini taşıyan davalı derneğe hibe ettiğini, fakat tapuda sözleşme yapılırken hibenin şartsız olarak yapılmış olduğunu ve yaşlılığı ve tecrübesizliği ve karşı tarafın telkin ve tesiri sonucu hataya düşerek bu sözleşmeyi imza etmiş olduğunu iddia etmiştir.

Dinlenilen davacı ve davalı şahitleri, hibenin şartlı olduğunu ve gerçek yönü ile davacının 267 parseli ancak üzerinde Cami yaptırılması ve cami yapılmadığı takdirde iadesi şartıyla davalı derneğe vermiş olduğunu açık ve kesin olarak teyiden beyan etmişlerdir. Her ne kadar sözleşme tablosunda hibe olarak yapılmışsa da, yine şahadete göre, davalı derneğin kuruluşu sırasındaki müteşebbis heyet başkanı tarafından, tapuda şartlı hibe yapılamayacağına dair olan telkin ve tesirleri altında kalan ve hukuki işlemlerdeki tecrübesizliği belirgin olan davacının düştüğü hata sonucu, sözleşmenin bu şekilde teşekkül etmesine muvafakat ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı derneğin davacının ismiyle kurulmuş olması da davacının bu yoldaki iradesine gösterilen itibar ve saygının bir sonucu ve bağışlamanın gerçek sebebinin diğer bir delilidir. Durum böyle olunca hibenin gerçek yönünün şartlı olduğu sübut bulmaktadır. Bu durumda davalı dernek aynı Kanunun 241. maddesi hükmünce davacıya karşı bir yükümlülük altına girmiştir. Bu yükümlülük bağışlanan arsa üzerine bir cami yaptırmasıdır.

İmar durumu itibariyle bağış konusu arsa üzerinde cami yaptırılmaması keyfiyeti onu bu yükümlülüğünden kurtarmaz. Cami yaptırılmayınca da, bağış iradesini öngördüğü şart ve bununla alakalı bir yükümlülük yerine getirilmemiş olacağından bağışlanan taşınmazın davalıya iadesi yolundaki rücu şartı geçerlilik kazanmış olacağından dava kabul edilmek gerekir. Temyiz itirazı yerindedir, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.1.HD. 03.12.1973 T. 10499 E. 8908 K.)

Şartlı olarak yapılması kararlaştırılan hibenin, tapuda şartsız olarak gerçekleştirilmiş olmasını sağlayan derneğin, davacıyı esaslı hataya düşürdüğünün kabulü gerekir. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 24, 242) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 292)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder