Satış Vaadi Sözleşmesinde Zaman Aşımı – Tescil Davası

Satış Vaadi Sözleşmesinde Zaman Aşımı - Tescil DavasıDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.7.1997 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne daire verilen 27.10.1998 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan ve temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Davacı 28.5.1981 tarihli satış vaadi sözleşmesine istinaden tapu iptali ve tescili istemiş, davalı süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuş, mahkeme 10.10.1997 günlü duruşmada zaman aşımı itirazının reddine karar vermiştir.

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerinden doğan davalar Borçlar Kanunu’nun 125. Maddesinde yazılı on yıllık zaman aşımı süresi uygulanır. Sözleşmede ferağ verilmesi için bir vade belirtilmemişse Borçlar Kanunu’nun 74. ve 128. maddeleri uyarınca sözleşmenin düzenlendiği tarihte tescil istenebileceğinden, zamanaşımı süresi de tescil davası yönünden bu tarihte başlar. Dosyada mevcut satış vaadi sözleşmesinin 2. maddede incelendiğinde satıcının sözleşme tarihinden itibaren 6 ay sonra (yani 180 gün sonra) gayrimenkulün zilyetliğini teslim etmesi, o tarihte tapuda gereğini vermeyi kabul ve taahhüt ettiği görülmektedir.

Bu durumda zamanaşımı süresinin sözleşme tarihinden itibaren 6 ay sonrasına tekabül eden 28.11.1981 tarihinden başlayacağı açıktır. Sözleşmede, sözleşmenin düzenlenmesi ile birlikte alıcıya zilyetliğin de devredildiğine dair bir hüküm bulunursa veya böyle bir hüküm bulunmadığı halde zilyetliğin alıcıya devir ve teslim edildiği ispatlanırsa bu durumda satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılacak tescil davalarında teslim vaki olduğundan zaman aşımı itirazı iler sürülmesi artık teslime rağmen iyi niyet kaideleri ile telif edilemez.

Eldeki davada, davacının satışa konu taşınmazların zilyetliğin devraldığına ve elinde bulundurduğuna ilişkin bir iddiası bulunmadığı gibi bu konuda hiçbir delil de mevcut değildir. Kaldı ki, mahallinde yapılan keşifte davaya konu dört adet parsel üzerinde dava dışı başka kişilere ait binaların bulunduğu da belirlenmiştir.

Şu hale göre, sözleşmede yer alan vade tarihi olan 28.11.1981 tarihinden itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresi işlemeye başlayacağından, bu sözleşmeye dayanılarak açılan tescil davasının tarihinde 15.7.1997 olduğu gözetildiğinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş bulunduğu nazara alınarak davanın bu nedenle reddine karar verilmek gerekirken yazılı olduğu şekilde yerinde görülmeyen gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.14.HD. 12.03.1999 T. 1306 E. 1876 K.)

ÖZET: Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davaları Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımına tabidir.

Sözleşmede ferağ verilmesi için bir vade belirtilmemiş olduğu takdirde, zaman aşımı süresi sözleşme tarihinde başlar.

Sözleşme ile birlikte taşınmazın zilyetliğin alıcıya devir ve teslim edilmiş olması halinde ise zamanaşımı işlemez. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 74, 128, 125) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 90, 146, 149)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder