Satış Vaadi Sözleşmesine Şerhin Etkisi – Tescil Davası

Satış Vaadi Sözleşmesine Şerhin Etkisi - Tescil DavasıBir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şerh edilmediği sürece, vaat konusu taşınmazın tapudan bir üçüncü kişiye temliki halinde sonradan ayni hak iktisap eden bu kişiye karşı ileri sürülemez. Ancak şerh edilmemiş dahi olsa, düzenlenmesinden sonra vaade konu taşınmazın sırf vaat alacaklısını zarara uğratmak amacıyla malikince danışıklı olarak bir başka kişiye tapudan temliki halinde, vaat alacaklısının muvazaa nedeniyle tapunun iptalini istemesi mümkündür. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 18, 213) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 19, 237)

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.9.1997 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.2.2001 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesini kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, satış vaadi sözleşmesi uyarınca pay tescili isteğine ilişkindir. Dava konunu taşınmazda iştirakçi paydaşlardan M., iştirake dahil olan davacıların miras bırakanı R.’ye iştirak payı için satış vaadinde bulunmuştur. Ne var ki; M., satış vaadi sözleşmesine konu edilen payı sonradan vekili aracılığı ile tapudan yine iştirakçiler arasında yer alan yeğeni davalı S.’ye satmıştır.

Şimdi satış vaadi alıcısı R. mirasçıları bu satışın, miras bırakanlarına yapılan satış vaadini boşa çıkarmak amacına yönelik olduğunu belirterek tapu iptali ve tescil istemektedirler.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyize getirmiştir.

Bilindiği üzere satış vaadi sözleşmeleri, alıcı yararına kişisel hak doğurur. Böylece taşınmazda kişisel hak sahibi olan kimse, bu hakkını ancak borçlusu olan diğer tarafa karşı ileri sürebilir. Bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şerh edilmediği sürece vaat konusu taşınmazın tapudan bir üçüncü kişiye temliki halinde sonradan ayni hak iktisap eden bu kişiye karşı ileri sürülemez. Ancak şerh edilmemiş dahi olsa satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra vaade konu taşınmazın sırf vaat alacaklısını zarara uğratmak amacıyla malikince danışıklı olarak bir başka kişiye tapudan temliki halinde, vaat alacaklısının muvazaa nedeniyle tapunun iptalini istemesi olanaklıdır. Muvazaa iddiasına dayanan taraf temlik eden ve edilene göre üçüncü kişi durumunda olduğundan bu iddiasını her türlü delil ile ispat edebilir.

Somut olayda; mahkemece, dava konusu taşınmazda satış vaadi sözleşmesine konu teşkil eden payın davacı tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin davalı tarafından bilindiği gerekçesi ile ayni hak iktisabını danışıklı oluğu kabul edilmiş ise de, yalnızca bu hususun bilinmesi danışıklılığın ispatına yeterli değildir. Bunun yanında, ayni hak iktisap eden davalının iktisabının gerçek bir satış olmadığının da kanıtlanması gerekir. Başka bir deyişle; davalı S.’nin kişisel hak sahibi olan davacıları zarara sokmak amacıyla taşınmazı bedel ödemeden iktisap ettiği de kanıtlanmalıdır. Bu yönler gözetilmeden aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hükmün BOZULMASINA, (Y.14.HD. 15.05.2001 T. 3041 E. 3638 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder