Taşkın Yapıda İyi Niyet Unsuru – Tescil Davası

Taşkın Yapıda İyi Niyet Unsuru - Tescil Davası4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 725 uyarınca tescil isteyebilmek için binanın iyi niyetle yapılmış olması, sürekli ve kalıcı olması ve arz ile sıkı bir bağlantının bulunması gerekir.

Aranan iyi niyet sübjektif iyi niyet olup, tecavüz edilen taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi, beklenen dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilebilmek durumda olmaması gerekir. Bina sahibi elindeki çapa göre yemini tespit edip inşaatını yapmalıdır.

Taşınmaz malikinin, taşkın yapıya ıttılasından itibaren 15 gün içinde itiraz etmemiş olması, davacıyı kendiliğinden iyi niyetli levazım sahibi durumuna getirmez. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 725; 743 sayılı Medeni Kanun madde 651)

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli Asliye 4.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.12.2002 gün ve 2002/19 E. 2410 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 29.04.2003 gün ve 2003/1917-3412 sayılı ilamı ile; (… Dava; 743 sayılı Medeni Kanun’un 651. maddesi uyarınca taşkın yer mülkiyetinin verilmesi yada da bu yer üzerinde ayni hak tanınması isteğine ilişkindir. Mahkeme; davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalı belediye vekili temyiz etmiştir.

Taşan yapı sahibinin Medeni Kanun’un 651. maddesi uyarınca tescil ya da yararlanma hakkı tanınmasını isteyebilmesi için binanın iyi niyetle inşa edilip edilmediğinin ve taşkın kısmın yıkılmasının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının öncelikle araştırılması gerekir.

Medeni Kanunun 651. maddesinde yer alan inancın, sübjektif iyi inanç olduğu kuşkusuzdur. Burada kural, taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi ya da beklenen bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Yargıtay’ın kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, çapları düzenlenmiş parsellere taşan yapı sahipleri kural olarak iyi niyetli kabul edilmemektedir.

Bina sahibi inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve ihtimamı göstererek elindeki çapa göre yerinin nereye kadar olduğunu saptamak ve inşaatını ona göre yapmakla yükümlüdür. Dosyada toplanan kanıtlara göre davacının bu koşul gereğini yerine getirdiğinden söz etme olanağı yoktur.

Davalı taşınmaz malikinin, taşkın yapıya ıttıladan itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmemiş olması davacıyı kendiliğinden “iyi inançlı levazım sahibi” durumuna getirmez. Yasa koyucu, anılan süre ile taşkın yapı sahibinin iyi niyet iddiasını önlemek için arsa malikine bir olanak sağlamıştır. Bu olanağın kullanılmamış olması mülkiyet hakkından kaynaklanan hak ve yetkilerin kullanmasını engellemeyeceği gibi taşkın yapı sahibi yararına da bir sonuç doğurmaz.

Taşkın yapıya ilişkin kuralların uygulanabilmesi için ayrıca; yapılan yapının sürekli kalıcı biçimde yapılmış olması ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantının bulunması gerekir. Uyuşmazlığa konu olayda soğutma kuleleri olarak nitelendirilen tesisin, sürekli kalıcı biçimde yapılmış bir yapı olduğu ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantı bulunduğu kanıtlanmadığı gibi kaldırılması halinde fahiş bir zararın doğacağından söz etmeye de olanak yoktur. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı oybirliğiyle BOZULMASINA. (Y. HGK. 06.10.2004 T. – 14-492 E/474 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder