Alınan Maden Ruhsatı ile Özel Mülkiyete Girmek – El Atmanın Önlenmesi Davası

Maden Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca bedeli karşılığı irtifak veya intifa hakkı kurulmadıkça yapılacak müdahale haksız sayılır.

Dava çaplı taşınmaza müdahalenin men’i isteğine ilişkindir. Davalı Şirket … işletme izni belgesine dayanan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 9213 S.K.nun 4 ve Anayasanın 168. maddelerinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan kanıtlar, tüm dosya içeriği ve özellikle 15.5.2000 tarihli ölçekli kroki ve rapordan, davalı tarafın davacıya ait 4165 parsel sayılı taşınmaza maden (mermer) çıkarmak suretiyle el attığı sabittir.

Bilindiği üzere, Medeni Kanun’da taşınmaz mülkiyet kapsamı açıkça belirlenmiş, 718. maddesiyle dikey, 719.  maddesiyle de yatay sınırları çizilmiştir. Bu sınırlar içerisinde kalan taşınmaz mülkiyetinin haksız el atmalara karşı nasıl korunacağı da söz konusu yasanın 683. maddesinde hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Medeni Yasanın 704. maddesi uyarınca (taşınmaz mal hükmünde olan ve üzerindeki arzın mülkiyetine bağlı olmayan) madenlerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu özel mülkiyete konu olamayacağı 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 4. maddesinin açık hükmü gereğidir. Üst üste veya iç içe bulunan bu iki taşınmazdan biri kullanılırken, diğerinin kullanılmasına engel olunmasına hak sahiplerinin yarar ve zarar dengesinin korunmasına özen gösterilmesinin mülkiyet hukuku açısından büyük önemi vardır. İşte bu amaçla, yasa koyucu özel bir yasa çıkarmak zorunluluğunu duymuş, maden yataklarının nasıl araştırılıp işletileceği detaylı olarak açıklanmış, bu çalışmaların devamı sırasında arz sahibinin haklarının korunması, zararlarının karşılanması yolları gösterilmiştir.

3213 sayılı Maden Yasasının 46. maddesinin birinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi maden arama çalışması niteliğine göre, özel mülkiyete konu taşmmaz üzerinde kullanma amacına münhasır olmak üzere bedeli karşılığı irtifak veya intifa hakkı kurulabilir. Maden arama çalışması, arz sahibinin mülkiyet hakkını kullanmasına engel olmayacak biçimde sınırlı kalıyor veya bir irtifak ve intifa hakkı kurulmasını gerektirmeyecek kadar az zarar veriyorsa aynı maddenin dördüncü fıkrası hükmü gereğince ruhsat sahibi madenci, arz sahibine adli mercilerde belirlenecek tazminatı ödemeye ve sahayı kullanılabilir hale getirdikten sonra terk etmeye zorlanabilir. Ancak, maden yatağı işletme aşamasına gelmişse ve taraflar anlaşamıyorsa, söz konusu maddenin son fıkrasına göre kamulaştırma yoluna gidilmesi gerekmektedir. Yetkili mercilerden alınmış olsa dahi maden işletme ruhsatı hukuk devletinde kutsal olduğu kabul edilen özel mülkiyete el atma hakkını vermez.

Bu durumda, davalının yukarıda adı geçen Bakanlıktan aldığı 25.11.1994 tarihli, on yıl süreli işletme izin belgesinde sınırları ve koordinatları yazılı olan sahanın dışında olan ve kayden davacıya ait bulunan taşınmazda, kamulaştırma yapılmaksızın ya da irtifak veya intifa hakkı kurulmaksızın el atılması hakkını sağlamaz. Hal böyle olunca, çekişmeli yerde uzman bilirkişiler huzuruyla keşif yapılarak, davacıya ait 4165 parsel sayılı taşınmazın neresine el atıldığının belirlenip krokiye bağlanması ve bu kısma el atmanın önlenilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (Y.l.HD. 16.04.2001 T. 4429 E. 4446 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder