Dal ve Köklerin Komşuya Zarar Vermesi – El Atmanın Önlenmesi Davası

Dal ve Köklerin Komşuya Zarar Vermesi - El Atmanın Önlenmesi DavasıMedeni Kanun’un 740. maddesi, komşu taşınmaza geçen ve zarar veren dal ve köklerin kesilebilmesini öngörmektedir. Madde hükmünün uygulanabilmesi için, geçme ve zarar verme koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. (Medeni Kanun madde 737-740)

Taraflar arasındaki, “el atmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen, 19.12.1991 gün ve 1073/1315 sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin, 21.9.1992 gün ve 778-79553 sayılı ilamıyla;

…Medeni Kanun’un 740. maddesi, komşu taşınmaza geçen ve zarar veren dal ve köklerin kesilebilmesini öngörmektedir. Madde hükmünün uygulanması için, geçme ve zarar verme koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Zaten dava da bu maddeye dayanılarak açılmıştır. Bu husus gözetilmeksizin, yasaya ters olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

Taraf taşınmazları komşudur. Davacı, komşu taşınmaz mal maliki davalının, kendi yeri içerisinde olmak üzere, sınıra yakın olarak diktiği Dışbudak-Meşe- Karaağaç-Kavak-Elma ve Armut ağaçlarının, gölgesi nedeniyle taşınmazında yetiştirdiği ürününe zarar verdiğini ileri sürerek, ağaçların tecavüz eden dallarının kesilmesi suretiyle el atmasının önlenmesini istemiştir.

Bir kimsenin; mülkünü kullanırken komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıklarından çekinmesi, Medeni Kanun’un 737. maddesi hükmü gereğidir. Ayrıca aynı kanunun, ağaç, dal ve köklerinin başkasının mülküne geçmesi kenar başlıklı 740. maddesinde, bir ağacın dalları ve kökleri komşusunun mülküne geçip de zarar verdiği takdirde ve komşusunun talebi üzerine, münasip bir müddet içinde ağaç sahibi bunları kaldırmalıdır. Davacı taşınmazının yüzölçümü itibariyle ektiği ürünlerinde, davalının bu davranışı sonucu doğan zararın, komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aştığı ve taşkınlık ölçüsüne vardığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, yerel mahkeme mevcut delillerin Medeni Kanun’un 737 ve 740. maddesi hükümleri çerçevesinde ve mülkiyet hakkının mahiyeti gözetilerek değerlendirilerek davacı taşınmazına geçen, davalıya ait ağaçların dallarının kesilmesine karar verilmesi doğrudur. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun, 3.12.1986 gün ve 330-1010 ve 1.2.1989 gün ve 869-37 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (YHGK. 03.06.1993 T. 395 E. 486 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder