Diğer Paydaşlardan Onay Almadan Taşınmazda Tasarrufta Bulunma – El Atmanın Önlenmesi Davası

Diğer Paydaşlardan Onay Almadan Taşınmazda Tasarrufta Bulunma - El Atmanın Önlenmesi Davası1- Karar düzeltme dilekçesinin süresinde verilip verilmediğini ve dava değeri yönünden karar düzeltme yolunun açık olup olmadığını inceleme görevi yerel mahkemeye değil, Yargıtay’ın ilgili Dairesine aittir.

2- Taşınmazın paydaşlarından olan davalının, bir kısım yeri duvarla çevirerek mermer imalathanesi yaptığı ve diğer paydaşların onayını almadığı durumda yıkım kararı doğru ise de diğer paydaşların kullanımına engel olduğunun saptanması durumunda el çektirme sonucunu doğuracak şekilde el atmasının önlenmesine karar verilmesi isabetsizdir. (Medeni Kanun madde 693)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, Turhal Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 12.12.1991 gün ve 372/569 sayılı onanmasına ilişkin olan 26.4.1993 gün ve 1667/5265 sayılı kararın düzeltilmesi ve karar düzeltme isteğinin yerel mahkemece değer yönünden reddine dair 18.8.1993 tarih, 372/569 sayılı ek kararında ortadan kaldırılması davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar düzeltme dilekçesinin süresinde verilip verilmediğini ve dava değeri yönünden karar düzeltme yolunun açık olup olmadığını incelemek Yerel Mahkemeye değil, Yargıtay’ın ilgili Dairesine aittir. HUMK.nun 432/4. maddesinde öngörülen işlemin Yerel Mahkemece kıyasen karar düzeltme isteğine de uygulanması mümkün değildir. Öyle ise, değinilen nitelikteki isteğin incelenmesi ve ek kararla reddedilmesi doğru değildir. Kaldı ki, 2.000.000 lira olan dava değerinin karar düzeltme isteğinin incelenebilmesine olanak sağlayan sınırı oluşturduğu da kuşkusuzdur.

Somut olayda, kayden bahçe niteliğindeki 239 ada, 10 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olan davalının bir kısım yeri duvarla çevirerek bu kısma mermer imalathanesi yaptığı ve böylece taşınmazda intifa tarzının kısmen de olsa değişmesine sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Bunu yaparken, diğer paydaşların muvafakatlerini almadığı sonucuna da varılmaktadır. O halde, mahkemece Medeni Kanun’un 693. maddesi gözetilmek suretiyle yıkım kararı verilmesi doğrudur. Ne var ki davacıların müşterek taşınmazdan yararlanmalarının engellendiği (intifadan men olgusunun gerçekleştiği) saptanmış değildir. Esasen böyle bir iddiada ileri sürülmemiştir. Bu itibarla, yıkım kararı ile yetinilmesi ve el atmanın önlenmesi isteğinin ise reddedilmesi gerekirken paydaş bulunan davalının taşınmazdan ilgisini kesmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Anılan hususlar karar düzeltme incelemesi sırasında anlaşıldığından, davalı vekilinin isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve Yerel Mahkemenin 18.8.1993 tarih, 372/569 sayılı ek kararı ile Dairenin 26.4.1993 tarih, 1667/5265 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Turhal Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.12.1991 tarih, 372/569 sayılı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (Y.1.HD. 24.12.1993 T. 12511 E. 15903 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder