Elbirliği Mülkiyetinde Paylaşım Yapılması – Ortaklığın Giderilmesi Davası

Elbirliği Mülkiyetinde Paylaşım Yapılması - Ortaklığın Giderilmesi DavasıTapu kayıtlarına göre; dava konusu her iki bağımsız bölüm üzerinde, ne paylı mülkiyet ne de elbirliği mülkiyeti söz konusu olmadığından ortaklığın giderilmesi davasına konu edilmeleri de mümkün değildir. (Medeni Kanun madde 699)

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Buna göre aynen bölünerek paylaştırma mümkün ise hakim o şekilde, değilse açık artırma ile satış kararı verecektir. Kanunun bu maddesi amir bir nitelik taşır. Aynı Kanunun 703/son maddesi de elbirliği mülkiyetinde paylaşma, aksine hüküm bulunmadıkça paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır kuralını öngörür. Kanunu Medeni’nin 627. maddesi “taksim davası”ndan söz ederken Medeni Kanun’un 698. maddesi başlığı ise “paylaşma istemi” şeklinde kaleme alınmıştır. Maddede “dava” sözcüğü yerine davayı da içine alan daha kapsamlı “istem” sözcüğüne yer verilmiştir.

Bu kanuni düzenlemeden anlaşılacağı üzere paylaşma isteme (taksim davası açma) hakkı kural olarak paylı mülkiyette paydaşa, elbirliği mülkiyetinde ise mirasçıya tanınmıştır. Malik olmayan kimseye paylaşma isteme ve paylaşmaya katılma hakkı tanınmamıştır. Örneğin Kanunu Medeni’nin 612, Medeni Kanunun 677. maddeleri miras payının temliki konusunda üçüncü kişi ile sözleşme yapma imkanı vermesine karşın, bu kimseye paylaşmaya katılma yetkisi vermemektedir. O halde paydaş olmayan kimsenin paylaşma (taksim) davası açması mümkün değildir.

Kanunu Medeni’nin 648. maddesine göre bir mirasçıya düşen hisseyi temellük eden veya haczeden yahut o mirasçı aleyhine borcunu ödemekten acze dair icra vesikası olan alacaklı hakimin mirasçı yerine kaim olmak üzere taksime iştirakini isteyebilecektir. Taksime iştirak paylaşma (davayı) isteme hakkını da kapsar. Paylaşma davası açma hakkı paydaş ya da mirasçıya ait olduğundan ve borcunu ödemeyen mirasçıdan alacağın tahsili sonucunu doğuran bir davayı açması da beklenemeyeceğinden kanunun sözü edilen maddesi ile bu hak hakime tanınmış, hakim borçlu mirasçı yerine dava açması konusunda alacaklıya yetki vermekte, alacaklı da hakimden aldığı bu yetkiye dayanarak taksim davası açmakta idi.

Kanun koyucu böyle bir durumu uygun görmediğinden Türk Medeni Kanunu’nun 648. maddesiyle yeni bir hüküm getirmiş, alacaklıya sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebilir tarzında bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre alacaklı sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere kayyım atanmasını isteyecek, kayyım atandığında kayyım paydaşlığın giderilmesi (taksim) davası açacak, davaya kayyım huzuru ile devam edilip sonuçlandırılacaktır. Yasa maddesinde bizzat borçluya değil borçlu adına mirasın paylaşılmasını istemek, gerektiğinde paydaşlığın giderilmesi davası açmak üzere bir kimsenin kayyım atanması amaçlanmıştır. Kanunun bu hükmü dikkate alınmaksızın davaya alacaklı huzuruyla devam edilip sonuçlandırılması doğru değildir. Bundan zühul ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir. Hükmün BOZULMASINA, (Y.6.HD. 15.06.2004 T. 4804 E. 4927 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder