Harici Satış ve İyi Niyet – Tescil Davası

 Harici Satış ve İyi Niyet - Tescil DavasıMedeni Kanun’un 724. maddesinde aranılan iyi niyet, sübjektif iyi niyettir. Taşınmazı haricen satın ve teslim alan, satış bedelini ödeyen, inşaat sırasında satıcının engellemesi ile karşılaşmayan levazım sahibinin iyi niyetli olarak kabulü gerekir. Ancak, ödenmesi gereken muhik tazminat zeminin dava günündeki değeridir.

Taraflar arasındaki, tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 1.12.1989 gün ve 1988/480 – 1989/929 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin, 8.3.1991 gün ve 1990/5480 – 1991/2376 sayılı ilamı:

… Dosya münderecatına, kararın dayandığı delil ve gerekçelere göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, Medeni Kanun’un 724. maddesi gereğince ödenecek tazminat, sadece zeminin dava günündeki değeridir. Daha önceki harici satış nedeniyle verilen bedel, mahsup edilecek miktardır. Satış bedeli ödendiğinden bahisle ve bedelsiz olarak davacı adına tesciline karar verilmesi doğru değildir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

Dava, Medeni Kanun’un 724. maddesinden kaynaklanan temliken tescil istemine ilişkindir.

Dava konusu taşınmazın, tapulu iken davalı tarafından, 1975 yılında davacıya haricen satılıp teslim edildiği ve üzerindeki binanın da davacı tarafından yapıldığı tartışmasızdır. Gerçekten, Medeni Kanun’un 724. maddesi hükmü ile binanın kıymeti açıkça arsanın kıymetinden fazla ise, iyi niyetle hareket eden levazım sahibine muhik bir tazminat mukabilinde bu yerin mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilmesi imkanı tanınmıştır. Ancak görüleceği üzere, bu isteğin olumlu sonuçlanabilmesi için bulunması gereken koşullardan birisi de, levazım sahibinin iyi niyetli olmasıdır. Yine belirtmek gerekir ki, tapulu taşınmaz malın resmi biçimde yapılmayan satışı kural olarak geçersizdir, tarafların geçersiz sözleşmeye istinaden yekdiğerinden aldıklarını iadeleri asildir. Ancak, kanunen muteber olmayan harici satışlarda dahi, taşınmaz malını parasını alarak müşteriye teslim eden ve inşaatı görüp reddetmeyen malikin, inşaata rıza ve muvafakatinin bulunduğunun ve levazım sahibinin iyi niyetli olduğunun kabulü icap eder. Nitekim bu husus, 5.7.1944 gün, 12/26 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın da gereğidir. Zira, Medeni Kanun’un 724. maddesinde aranılan iyi niyet, Medeni Kanun’un 3. maddesinde yer alan sübjektif iyi niyettir. Davacı, çekişmeli yerde bina yapmadan önce, harici satış nedeni ile bu yeri teslim almış ve tasarrufta bulunmuştur. Ödenen harici satış bedelinin, yenilik doğurucu karar almayı gerektiren temliken tescil isteklerinde, yasada belirtilen ve iyi niyetli levazım sahibinin binasını inşa ettiği arsa sahibine vermesi öngörülen muhik tazminatın tanı karşılığı olarak kabulü mümkün değildir. O itibarla, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen, Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bozulmalıdır. Direnme kararının, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA. (YHGK. 25.11.1992 T. 673 E. 700 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder