Kadastro Dışı Bırakılan Yerlerin Tescili – Tescil Davası

Kadastro Dışı Bırakılan Yerlerin Tescili - Tescil Davası1- Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik duruma belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce o yerin tescile tabi olmadığı saptandığından bu işlem bir kadastro işlemidir.

2- Tescil harici kalmış bir taşınmazın Medeni Kanun 713/1 uyarınca tescil edilebilmesi için tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren 20 yılı aşkın tasarrufun gerçekleşmesi gerekir (4721 sayılı Medeni Kanun madde 713/1; 3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 14, 17).

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.04.2004 gün ve 2002/419 E. 2004/196 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin J 8.06.2004 gün ve 4405-4906 sayılı ilamı ile;

…Dava, kadastro çalışmaları sırasında Teknik Bilirkişi Mühendis A.Ü’nün rapor ve krokisine göre taşlık olarak kadastro dışı bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17.maddesi hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemidir. Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17.maddesi hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için davacının kendisine ait 358 ada 20 ve komşu aynı ada 18 sayılı parsellerin tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı 17.07.1997 tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir.

Somut olayda, toplanan delil ve belgelere göre; tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı 17.07.1997 tarihinden davanın açıldığı 12.04.2002 tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmamıştır. Bu açıklamalara göre, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğinden söz edilemez. Açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir…

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre. Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı oybirliği ile BOZULMASINA. (Y. HGK. 27.04.2005 T. – 8-264 E/277 K)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder