Kadastrodan Önceki Tapu Kaydının Hukuki Değerini Koruması – Tescil Davası

Kadastrodan Önceki Tapu Kaydının Hukuki Değerini Koruması – Tescil DavasıKadastro ile oluşan tapunun, kadastrodan önceki kayda dayanarak açılan iptal davasında; davacı tarafın dayandığı bu tapu kaydının çekişmeli parseli içerdiği (kapsadığı) anlaşılmış ise de 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c maddesinde öngörülen şartlar davada oluşmadığından tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği kabul edilemez. Ayrıca tapulu taşınmazın kullanılmamış olması da hukuki değerini yitirdiği anlamına gelmez.

Tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görmemesi hak düşürücü süre içinde açılan davalarda delil olarak kullanılabilir ve genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptaline; kadastrodan önceki kayda dayanarak davacı adına tapuya tesciline karar verilebilir. (3402 s. Kadastro Kanunu madde 12/3- 13/B-c) (Medeni Kanun madde 713/2)

Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 515 parsel sayılı 19200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz zilyedi tarafından 30 yıl önce terk edilmiş olması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar, yasal süresi içinde tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı tarafın dayandığı tapu kaydının çekişmeli parseli kapsadığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c maddesinde öngörülen şartlar davada oluşmadığından tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği kabul edilemez. Tapulu taşınmazın kullanılmamış olması hukuki değerini yitirmesini gerektirmez. Öte yandan, tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görmemiş olması hak düşürücü süre içinde açılan davalarda delil olarak kullanılamayacağı anlamına gelmez. Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.16.HD. 18.02.2000 T. 769 E. 642 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder