Kötü Niyetle Üçüncü Şahsa Satış – Tescil Davası

Kötü Niyetle Üçüncü Şahsa Satış - Tescil DavasıYolsuz tescil sonucu oluşan tapu kaydını, tapudan satın almak sureti ile temellük eden (malları arasına katan) şahsa karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında dava açma iradesi, davalının iktisabının kötü niyete dayalı olduğu iddiasını taşır ve davacı bu iddiasını kanıtlamalıdır. (Medeni Kanun madde 1023)

Hasan ile Mehmet ve Ali, dahili davalılar Hazal ve müşterekleri aralarındaki, tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, Van Birinci Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen, 26.2.1992 gün ve 49/79 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı ve dahili davalılar taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Taraf iddia ve savunmalarına göre, davalılardan Ali’nin yolsuz tescile ve tapu kaydına dayanılarak, iyi niyetli ayni hak iktisap ettiği ve dava konusu 720 parsel numaralı taşınmazı temellük ettiği anlaşılmıştır. Davacı, tapuda kayıtlı ve çekişmeli taşınmaz malı iktisap eden davalı Ali’ye karşı iptal davası açtığına göre, davacının dava açma iradesi, davalının iktisabının kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşır. Davalı Ali, adına tesis edilen çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydı, satın alma sonucu oluştuğuna göre Medeni Kanun’un 1023. maddesine dayanabilir. Ancak davalının, satın almada kötü niyetli olduğunun davacı tarafından iddia ve ispatı gerekir. Davacı, bu davayı açmakla davalının kötü niyetli olduğunu da iddia etmiş sayılır. Ancak bu hususun, tarafların sunacakları delillerle açıklığa kavuşturulması gerekir. Mahkeme, davalı Ali’nin kötü niyetli olduğunu araştırmadan, kendi kanaat ve yorumu ile kötü niyetli olduğu sonucuna varmış ve davanın kabulüne karar vermiştir.

Yolsuz tescile dayanarak ayni hak iktisap eden üçüncü şahsın (davamızda davalı Ali’nin), iyi niyetli olup olmadığı ve yolsuzluğu hangi hallerde bilmesi gerektiği araştırılırken, kesin bir ölçü koymak mümkün değil ise de, genel bazı kriterlerle birlikte önemli özel durumların araştırılması gerekir. Genel kriter olarak, davalı üçüncü şahsın dayandığı tescilin yolsuz olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel hayat tecrübelerine ve hayatın doğal akışına göre bilip bilmediği veya normal görüşlü bir insanın farketmesi gerekirken, dikkati sarfetseydi yolsuzluğu ve uyuşmazlığı bilecek durumda olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca, bazı fiili karinelerden de yararlanılmalıdır. Örneğin, temellük edenin, üçüncü şahısla akrabalık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, taşınmazın el değiştirmesindeki çabukluk, değerinin çok altında bedelle satılması ve tarafların aynı yerde ikamet edip etmedikleri gibi olaylar da araştırılmalıdır. Ayrıca, 14.2.1951 tarih, 7/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, davalı üçüncü şahıs durumunda olan Ali’nin vakıa ve karinelerden, olayda iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumunun mevcut olup olmadığı araştırılmalı ve iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumun belirmiş olması halinde kötü niyetin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve gerek kalmayacağı ve kötü niyetin mahkemece, kendiliğinden göz önünde tutulacağı hususlarının da düşünülmesi gerekir.

Böylece dinlenen davacı tanıklarından, hangi olayın davalı Ali’nin kendisinden beklenen ihtimamı ve dikkati göstermediğini belirlediği, mahkemece sorulup saptanmalıdır. Tanıklardan, yukarıda açıklanan hususların sorulup araştırılması zorunlu iken bu yönler araştırılmadan, mücerret kanaat ve kararla yetinilerek, davalının kötü niyetli olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, (Y.8.HD. 15.11.1993 T. 8639 E. 11586 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder