Köy Tüzel Kişiliğinin Satışı – Tescil Davası

Köy Tüzel Kişiliğinin Satışı – Tescil DavasıHazineye ait köy boşluğunu, köy tüzel kişiliğinin satış yetkisi yoktur. Yol fazlalıkları, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca köy tüzel kişiliğinin özel mülkü olacağından satılabilir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı İ.A.tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında, 219 ada, 2 parsel sayılı 513 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, bağışlama ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle İ.A. adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde Hazine, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğinin şartları oluşmadığı gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı İ.A. tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, taşınmazın köy tüzel kişiliğinden satın alındığı 1976 yılından, tespit tarihine kadar kazandırıcı zaman aşımı ile mülk edinme koşullarının oluşmadığı nedeniyle dava reddedilmiştir. Ne var ki, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro bilirkişileri ile mahkemece dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık olduğu gibi, taşınmazın niteliği de gereği gibi araştırılmamıştır. Davacı, satın almaya dayanmıştır. Hazineye ait olan köy boşluğunu, köy tüzel kişiliğinin satmaya yetkisi yoktur. 2644 sayılı Tapu Yasasının 21. maddesi hükmüne göre yol fazlalıkları, köy tüzel kişiliğinin özel mülkiyetine geçeceğinden, adına tescili gerekir. O halde, köy tüzel kişiliğince yapılan geçerli bir satışının bulunup bulunmadığının araştırılıp tartışılması gerekir.

O halde, mahkemece tespit bilirkişileri ve dinlenen yerel bilirkişi ile davacı tanıkları H.Y.U.Y.’nun 259. maddesi uyarınca, taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenmeli, taşınmazın niteliği konusunda bilirkişi ve tanıklar ile ziraat mühendisinden gerekçeli bilgi alınmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, ilk zilyedin kim olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü ve süresi, sürdürülüş biçimi, olaylara dayalı olarak belirlenmeli, beyanlar arasında aykırılık doğduğunda, giderilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerin göz ardı edilmesi isabetsizdir.

Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, (Y.17.HD. 20.11.1993 T. 7415 E. 13006 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder