Kumundan Faydalanılan Tarla, Kamu Malı mıdır? – Tescil Davası

Kumundan Faydalanılan Tarla, Kamu Malı mıdır? - Tescil DavasıKumundan faydalanılan tarlanın, bu nedenle kamu malı olduğu sonucuna varılamaz.

Taraflar arasında tapulama tespitinden doğan davadan dolayı verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklaması dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında, 97 parsel sayılı 5.900 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Daha önce, davacı S.I. tarafından davalılar, Hazine ve Talaş Belediyesi Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış olan tescil davası Kadastro Mahkemesine devir edilmiştir. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dinlenen bilirkişi ve tanıklar, çekişmeli taşınmazın daha önce tarla olarak kullanıldığı ancak son zilyedi davacının inşaatçı olması nedeni ile tarladan kum çekmek suretiyle yararlandığını haber vermişlerdir. Gerek davacı satıcısı ve gerekse davacının tanık sözlerine göre, çekişmeli taşınmaz üzerindeki eylemli egemenliği sürdürmekte ve yararlanma biçimini değiştirmiş olsa dahi, ekonomik amaca uygun olarak yararlanmakta devam etmektedir. Eylemli egemenlik süresine göre taşınmazlar, 20 yılı aşan bir süreden beri davacı ve bayiinin elinde bulunmaktadır. Bir taşınmaz üzerinden, kum çekmek suretiyle yararlanmak o taşınmazın kamu malı niteliğini aldığı anlamına gelmez. Olayda, Medeni Kanun’un 912. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Anılan maddenin son fıkrası, sicilinden kayıtlı bir taşınmazın kaydı lazım gelmeyen bir taşınmaz niteliğini alması halinde, sicilde çıkarılacağı hükmünü taşımaktadır. Çekişmeli taşınmaz, tapuda kayıtlı bulunmadığı gibi, kumundan yararlanmış hali taşınmazın niteliğini değiştirmez. Bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Bundan başka mahkemece yapılan araştırma da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tapulama sırasında çekişmeli taşınmazın, 25-30 seneden beri terk edildiği bildirilmiştir. Mahkemece, tapulama sırasında hazır bulunan bilirkişi ve muhtar çağrılıp dinlenmemiş ve terk halinin gerçekten var olup olmadığı yönü araştırılmamıştır. Eksik araştırma ile hüküm verilemez. Bu nedenle tapulama sırasında hazır bulunan muhtar ve bilirkişiler de çağrılıp dinlenmeli, çekişmeli taşınmazın gerçekten terk edilip edilmediği saptanmalı, muhtar ve bilirkişi sözleri ile daha önce dinlenen tanıkların sözleri arasındaki aykırılık giderilmeli ve deliller hep birlikte değerlendirilerek (varılacak) sonuç dairesinde karar verilmelidir.

Mahkemece bu doğrultuda bir araştırma yapılmadan, hüküm yerinde yazılı bazı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazı bu nedenle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.7.HD. 28.04.1978 T. 1977/12957 E. 1978/6188 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder