Murisin, Mirasçılardan Mal Kaçırma Beyanı – Tescil Davası

Murisin, Mirasçılardan Mal Kaçırma Beyanı - Tescil Davası1- Murisin mirastan mal kaçırmak amacıyla payını noter satış vaadi senedi ile devrettiğini kadastro memurları önünde belirtip, tespitin vaat edilen adına tescilinin sağlanmak amacıyla muvafakat vaki olmuş ise tespit geçerli olur.

2- Kadastro teknisyenleri huzurunda verilen beyan, sözleşmedeki şekil unsurunu tamamlamış sayılır. Başka bir anlatımla muris muvazaasının dayanağı 1.4.1974 T. 1/2 s. İçtihatları Birleştirme Kararında öngörülen irade beyanları arasındaki çelişki giderilmiş olur. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 18) (3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 18) (YİBK. 1.4.1974 tarih ve 1/2 s.) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 19)

Taraflar arasında görülen davada; davacılar, miras bırakanları M.’nin mirastan mal kaçırmak amacıyla, çekişmeli taşınmazları noter satış vaadi sözleşmesi ile davalıya temlik ettiğini, kadastro sırasında murislerine ait payların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürüp iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, davacıların murisin kardeşi olduğunu, eşinden ayrılınca birlikte yaşadıklarını, muvazaanın söz konusu olmadığını bildirmiş, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacılar iddiası sabit görülerek 12.8.2001 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen paylar oranında iptal ve tescile karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden miras bırakan M.’nin kendi murisinden gelen 1937/217-215-216-214-213-212-211 ve 210 sıra nolu tapu kayıtlarındaki paylarını 20.2.1984 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak davalı kardeşine satışını vaat ettiği 8.10.1989 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti ile anılan payların 3402 sayılı Yasanın 13/son maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle davalı adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Kadastro teknisyeni huzurunda tescile dair verilen beyanların ve özellikle 3402 sayılı Yasanın 13/son maddesi hükmünce yapılan tescillerin sözleşmedeki şekil unsurunu tamamladığı 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında öngörülen irade beyan arasındaki çelişkinin bu işlemle giderildiği dolayısıyla olayda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, (Y.1.HD. 30.09.2003 T. 7603 E. 9872 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder