Paylı Mülkiyette Hissedarın Temsil Sınırı – El Atmanın Önlenmesi Davası

Paylı Mülkiyette Hissedarın Temsil Sınırı - El Atmanın Önlenmesi DavasıBir taşınmazın başkası tarafından vukubulan tecavüz nedeniyle paydaşlardan birinin açtığı el atmanın önlenmesi davası neticesinde davalının haksızlığı belirlenirse yedin iadesine ve tecavüzün ref’ine ve sicilin tashihine dair verilecek hükmün, yalınız davacı paydaşın hissesine hasr ve tahsisine böyle bir hükmün icrası mümkün olmayacağından müşterek şeyin tamamına şamil olması gerekir. (Medeni Kanun madde 692, 693)

Müşterek gayrimenkule âhar şahıs tarafından vukubulan el atmanın önlenmesi hakkında hissedarlardan birinin açtığı dava neticesinde üçüncü şahsın, haksız olduğu anlaşılan el atmanın önlenmesine dair verilecek hükmün müşterek gayrimenkulün tamamı hakkında mı yoksa dava eden hissedarın hissesine mi maksur olacağına dair Hukuk Umumi Heyetinin iki kararı arasındaki mübayenet ve ihtilafın halli için toplanan Tevhidi İçtihat Heyetince mezkur ilamlar arasında tevhidi içtihat yoluyla halli muktazi ihtilafın mevcut bulunduğuna karar verildikten sonra yapılan müzakere neticesinde, Medeni Kanun’un 693/son maddesinin (Hissedarlardan her biri, müşterek menfaatler için diğer hissedarları temsil edebilir.) fıkrasındaki “temsil” kelimesinin delalet ettiği mana ve mefhumun tayini lüzumu hâsıl olmuştur.

Medeni Kanun’un 688. maddesine göre menkul veya gayrimenkul müşterek bir malın hissedarlarından her biri kendi hissesine malik ve yalnız o hissenin hak ve mükellefiyetlerini haiz olup diğer hisseler ve hissedarlara karşı kanunun tayin ve tasrih ettiği münasebetlerden gayri hallerde müstakil olarak hareket etmek zaruretindedirler. Bundan ötürüdür ki bir hissedar hiçbir zaman 693/son maddedeki temsil salahiyetine dayanarak diğer hissedarların hissesinde temliki tasarrufta bulunamayacağı gibi ufak tefek tamirat ile ziraat işleri gibi alelade idari tasarruflar hariç olmak üzere diğer türlü tasarrufları da yapamaz. Yine bu sebepledir ki, “temsil” kelimesinden tam ve kamil bir şekilde hukuki mana kastedilmiş değildir. Buradaki temsilden maksat müşterek malın zilyetliğine veya mülkiyetine ve maddiyatına üçüncü şahısların bir hakka müstenit olmaksızın tecavüzleri halinde her hissedarın müşterek mülkün tamamını muhafazaya ait tedbirleri almak ve bunu men için dava etmek hakkını kullanabilmek salahiyetini haiz olmasından ibarettir ki bu salahiyet o hissedar için ancak tecezzi kabil olmayan hususlarda tahakkuk edebilir. Fakat mesela müşterek bir mülkün tahribinden dolayı hissedarın açacağı tazmin davası ancak kendi hissesi miktarına münhasır kalır. Hissedar müşterek malın tamamının kıymetini dava edemez. Çünkü tahripten hasıl olan zarar bedelinin tecezzisi mümkündür. Tecezzi kabil olmayan yerlerde ise hissedar tecavüz edeni kuvvet istimaliyle def etmek, gasp edenden tamamını geri almak gibi hissedar, tecavüz edeni kuvvet istimaliyle def etmek, gasp edenden tamamını geri almak gibi haklara malik olmakla beraber yine zilyetliğin ihlalinden mütevellit tecavüzün ref’i veya mütecavize karşı mülkiyete müstenit olarak istihkak davası veya istihkak davasına müteferri tapu sicilinin tashihi davasını (mesela müşterek bir gayrimenkul üzerinde diğer bir şahıs tarafından haksız olarak tescil ettirilmiş bir irtifak hakkının terkini için) açar. Bu davalar neticesinde müddetealeyhin haksızlığı tebeyyün ederse yedin iadesine ve tecavüzün ref’ine ve sicilin tashihine dair verilecek hükmün, yalnız davacı hissedarın hissesine hasr ve tahsisi ve böyle bir hükmün icrası mümkün olmayacağından müşterek şey’in tamamına şamil olması zaruri olduğuna bir reyi muhalife karşı 21.6.1994 tarihinde çoğunlukla karar verildi. (YİBK. 21.06.1944 T. 30 E. 24 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder