Eş ve Evlat ile Yapılan Bakma Sözleşmesi – Tescil Davası

Eş ve Evlat ile Yapılan Bakma Sözleşmesi - Tescil Davası1- Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerliliği için bakım alacaklısının özel bakıma muhtaç bulunması koşulunun aranması, eşler arasında yapılan bakıp gözetme sözleşmesi içindir.

2- Baba ile evlat arasında yapılan bakıp gözetme sözleşmesinin geçerliliği için bakım alacaklısı babanın özel bakıma muhtaç bulunması ya da muayyen bir yaşın üstünde olması koşullarının aranmasına gerek yoktur.

Dava, muvazaa ve gizli bağış hukuksal sebeplerine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Olayda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle belgelenmiş ya da karşı çıkılmadığı yönüyle tartışmasız bulunan maddi olguların belirtilmesi yerinde olacaktır.

Taraflar baba bir, anne ayrı kardeştir. Davalılardan İ. 1928, L. ise 1931 doğumludur. Birisi kasaplık diğeri çiftçilik yapmaktadır. Kasaplıkla iştigal eden davalı Düzce’de Ticaret Odasının kurulduğu 1956 yılında odaya da kaydolmuştur. Davalılar 1956, 1957 ve 1962 yıllarında birlikte dava dışı şahıslardan tapuda toplam 7000 lira bedel karşılığı satış suretiyle 3 parça taşınmaz satın almışlardır. Bu arada tarafların müşterek miras bırakanı babaları 08.09.1959 tarihinde 3671 metrekare miktarındaki tapulu taşınmazını ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile davalılara temlik etmiştir. Muris bu temliki yaptığı 1959 tarihinde öldüğü 1977 tarihine kadar 18 yıl davalı evlatları ile birlikte oturup yaşamını sürmüştür.

1969 yılında kadastro sırasında bakma sözleşmesi ile muris tarafından temlik edilen tapu ile davalıların 1962 yılında satın aldıkları tapular birleştirilerek 233 ada 6, 7 ve 8 parsellere 1956 yılında satın aldıkları tapular birleştirilerek 233 ada 9 parsele, 1957 yılında satın aldıkları tapuları da aynı ada 21 parsele revizyon görmüştür. Davacı, dava konusu taşınmazların tapuda davalılara temlikinden yaklaşık 28 yıl murisin ölümünden 7,5 yıla yakın bir süre sonra 16.11.1984 günlü dilekçe ile açtığı temyize konu davada miras bırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile davalılara yaptığı temlikin murisin sözleşme tarihinde 50 yaşında ve özel bakıma muhtaç olmadığını vurgulayarak kendisinden mal kaçırma amacını sağlamaya yönelik bağış bulunduğu cihetle muvazaa ile illetli olduğunu, diğer taşınmazlara ait satış bedelinin ise satıcılarına muris tarafından ödenmesine karşın tapu sicillerinin yine kendisinden mal kaçırma düşüncesiyle yararlandırmak istediği oğulları davalılar adına oluşturularak gizli bağış yapıldığını, bu nedenle gerek temliki sağlayan sözleşmenin tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı, gerekse örtülü bulunan bağış akdinde de şekle uyulmadığından geçersiz olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazlara ait tapuların pay oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, bakma sözleşmesinin geçerliliği için bakım alacaklısının özel bakıma muhtaç bulunması koşulunun aranması eşler arasında yapılan bakıp gözetme sözleşmesi içindir. Bu da devam eden evlilik birliği içerisinde eşlerin yek diğerlerini bakıp gözetmelerinin asli ve yasal yükümlülükleri bulunması gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar evladın, gücünün elverdiğinde ebeveynine yardımda bulunması özel bazı şartların gerçekleşmesi durumunda yasal bir görev olacağı düşünülebilirse de, bu yardım ve bakım genelde yasak zorunluluk olmaksızın daha ziyade insancı yönü ağır basan belki de evrensel bir ahlak kuralıdır. Ne var ki, baba ile evlat arasında yapılan bakıp gözetme sözleşmesinin geçerliliği için bakım alacaklısı babanın özel bakıma muhtaç bulunması ya da muayyen bir yaşın üstünde olması koşullarının aranmasına gerek yoktur. Olayda da bakım alacaklısı baba sözleşme tarihinde her ne kadar 50 yaşlarında ise de, dosyanın içeriğinden fiili çalışmayı terk ettiği ancak kurdukları işlerde kendi hesaplarına çalışan davalı oğulları üzerinde ve iş yerlerinde aile reisi ve baba olarak murakabesini sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Davalılar sözleşmenin yapıldığı tarihte 25 ve 28 yaşlarındadır. Kendi işlerinden sağladıkları gelirler ile 7000 lira satış bedeli ödemek ekonomik gücüne sahip olduklarının kabulü olayların doğal akışına uygun gücüne sahip olduklarının kabulü olayların doğal akışına uygun düşeceği kuşkusuzdur. Davalılar, bakım alacaklısı murisleri babalarına 18 yıl süre ile birlikte oturup bakıp gözettikleri ve bakım borcunu yerine getirdikleri bir yana, bakma sözleşmesi ile temlik edilen taşınmazlarla birlikte çekişmeli 111 ada 6, 7, 8 parsellere revizyon gören tapuyu sahibinden bizzat davalıların parasını ödeyerek satın aldığından satıcı ve tanık beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca da savunmada ileri sürülmesine rağmen tahkik edilmeyen ancak bilahare mahkeme marifetiyle yaptırılan delil tespitine ekli raporda halen miras bırakan adına kayıtlı bulunan 4 parça taşınmaz malın 300 milyon lirayı aşan bir değerde olduğu belirlenmiştir.

Hal böyle olunca, mahkemece dava konusu taşınmazlara ait davalı üzerindeki kayıtların oluşmasında gerek bakıp gözetme sözleşmesinin muvazaa ile ilgili olmadığı tarafların gerçek iradelerine uygun bulunduğu, gerekse gizli bağış olmadığı gözetilerek murisin ölümünden 7 yıl sonra açılan davanın reddi gerekirken madde olguların yanılgılı değerlendirilmesi ile yazılı olduğu üzere kabul edilmesi isabetsizdir. Temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.1.HD. 07.05.1986 T. 5123 E. 5347 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder