Bina Sahibi ile Yer Sahibinin Ayrı Olması – Yıkım Davası

Bina Sahibi ile Yer Sahibinin Ayrı Olması - Yıkım Davasıİmar Kanununa göre yapılan şuyulandırmada mütemmim cüz’ü sayılan yapı ile ona mal sayılan yer arasındaki hukuki ilişki kesilmiş; bazı durumlarda yapı yer üzerinde mülkiyet hakkına sahip olanlardan başkasına bırakılmak suretiyle imar parsellerinin oluşturulması mümkün görülmüştür. Böyle durumlarda, yapının eski sahiplerince kullanılması imkanı sağlanmıştır. Yapı ömrünü dolduruncaya kadar yer sahibi bu kullanma şekline katlanmak zorundadır. Men’i müdahale ve kal davası açamaz.

Evvelce davalının kadastro parseli içinde bulunan ve davalıya ait olan bina, imar planının uygulanması sonucunda davacıya ait imar parselinin içinde kalmıştır. Mahkemece, bina bedelinin davalıya ödenmesi koşulu ile el atmanın önlenmesine ve binanın kal’ine karar verilmiştir.

Bina, yasal ayrıcalıklar dışında üstünde bulunduğu yerin “Mütemmim Cüzü” sayılır. Yerin sahibi, mütemmim cüz sayılan binanın da maliki olur. Kural budur. Özel bir yasa olan İmar Kanunu’nun 1605 sayılı Yasa ile değiştirilen 42. maddesinin (c) bendi, genel kural ile bağdaşmayan bir ayrıcalık getirmiştir. Şöyle ki; İmar Kanunu’na göre yapılan şuyulandırma, mütemmim cüz olan yapı ile ana mal sayılan yer arasındaki hukuksal ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı, yer üzerinde mülkiyet hakkına sahip olanlardan başkasına bırakılmak suretiyle, imar parsellerinin oluşturulması mümkün görülmüştür. Böyle yapıların bedelleri, ilgili parsel sahipleri tarafından yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu konuda bir anlaşma yapılmadığı, ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece, bu yapıların eski sahiplerince kullanılması imkanı sağlanmıştır. Yapı ömrünü dolduruncaya kadar yer sahibi bu kullanma sekline katlanmak zorundadır. Bu gibi durumlarda, yer üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kimsenin yapıyı bizzat kullanmak yetkisi kalmamış, malikin mütemmim cüz üzerinde tasarruf etmek gücü özel bir yasa ile sınırlandırılmış ve kısıtlanmıştır. Davada, yer davacıya ve yapı davalıya ait olduğuna, aralarında yukarıda belirtilen biçimde bir anlaşma yapılmadığına ve yapı varlığını koruduğuna göre, el atmanın önlenmesi ve kal isteği ile açılan davanın reddedilmesi gerekli iken, davacının bina bedelini ödemeye zorlanması suretiyle men ve kal kararı verilmesi anılan yasaya aykırıdır” yolundaki Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, eski kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. BOZULMASINA, (YHGK. 20.06.1984 T. 1/367 E. 730 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder