Kamu Mallarının İmar İhya Edilmesi – Tescil Davası

Kamu Mallarının İmar İhya Edilmesi - Tescil DavasıNitelikleri yönünden kamunun yararlandığı ve tescile bağlı olmayan deniz, göl, akarsu, kumluk, kayalık ve bataklık gibi yerler üzerinde imar ihya yoluyla özel mülkiyet kurulamaz. (Medeni Kanun madde 715)

Taraflar arasında görülen davada; davacı, 782 parselin 100 m2’lik kısmı ile 799, 800, 801, 802 parsel sayılı taşınmazların tamamının devletin hüküm ve tasarruf altındaki yerlerden olduğundan kayıtların iptalini istemiştir. Davalı çekişmeli yerlerin tarım arazisi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

782 parselin 10 m2’lik kısmının 799, 800, 802 parsel sayılı taşınmazların da tamamına ait kayıtların iptaline, ilişkin kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla; bilahare dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı Hazine, 782 parsel sayılı taşınmazın 100 m2’lik kısmı ile 799, 800, 801, 802 parsel sayılı taşınmazların tamamının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek iptal isteğinde bulunmuştur. Davalı kooperatif, bayii adına oluşan çapa dayanarak iyi niyetle iktisap ettiğini ve Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunmayan bu taşınmazlar üzerinde bina inşa ettiğini savunmuştur. Dava konusu parseller 274 parselden ifrazen oluşmuştur. Bu parsele ait tapulama tespitinin dayandığı 1984 tarih 64 nolu tapu kaydı 4753 sayılı Yasanın geçici maddesi uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden imar ve ihya edildiğinden bahisle tesis edilmiştir. Anılan Yasa maddesinde öngörülen koşulların oluşması halinde, imar ve ihyada bulunanların, imar ve ihyaya konu olan yerler üzeride mülkiyet hakkını kazanacakları kuşkusuzdur. Ancak nitelikleri itibariyle Medeni Kanun 715. maddesi gereğince kamunun yararlandığı ve aynı Yasanın 999. maddesi gereğince tescile tabi olmayan deniz, göl, akarsu, kumluk, kayalık, bataklık gibi yerler üzerinde imar ve ihya suretiyle özel mülkiyet kurulamaz.

Bu gibi yerlerin yanlışlıkla tapuya tescil edilmiş olması, kayıt maliklerine mülkiyet hakkı bahşedemeyeceği gibi, tapu kaydına dayanarak iktisap edenlerin de Medeni Kanun’un 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanma olanakları yoktur. Mahkemece bilgisine başvurulan ilk uzman bilirkişi kurulu tarafından verilen 5.12.1980 günlü raporda dava konusu taşınmazların tümünün özel mülkiyete konu olmayacak yerlerden olduğu bildirildiği halde, ikinci keşif sonucunda diğer bir uzman bilirkişi kurulunca düzenlenen 8.10.1984 günlü raporda aynı taşınmazların özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu açıklanmıştır. İki bilirkişi kurulu raporları arasındaki aykırılık giderilmemiştir. Öte yandan dava içeriği itibari ile tapu miktar fazlasının iptali isteğini de kapsamaktadır. Yapılan tapu uygulaması hükme yeterli değildir. Hal böyle olunca, çekişmeli parsellerin özel mülkiyete konu yapılabilecek ve 4753 sayılı Yasanın geçici maddesinde öngörülen koşulları taşıyan yerlerden olup olmadığı hakkında üç kişilik uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yapılması bilirkişilerden önceki bilirkişi raporları arasındaki aykırılığın tartışılması suretiyle gerekçeli rapor alınması, dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu yapılamayacak ve imar ve ihya yolu ile iktisap edilemeyecek yerlerden olduğunun saptanması halinde, davanın kabul edilmesi, aksi takdirde hükme yeterli biçimde tapu uygulaması yapılarak, sınırların değişebilir nitelikte ise tapuya miktarı ile geçerli bir kapsam tayin edilmesi, böylece bulunacak kayıt kapsamı dışında kalan kısımlar hakkında taraf tanıkları dinlenerek davalının bayii yararına kazandırıcı zaman aşımı ile iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü BOZULMASINA, (Y.1.HD. 01.10.1985 T. 7234 E. 10247 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder