Tescilin Haklı ve Geçerli Bir Sebebe Dayanması – Tescil Davası

Tescilin Haklı ve Geçerli Bir Sebebe Dayanması – Tescil Davası1Ayni haklar tescil ile doğar. Tescil yolu ile mülkiyet hakkının doğumu haklı ve geçerli bir sebebin bulunması koşuluna bağlıdır.

2- Tescil sebebi Belediyenin gerçekleştirdiği imar parselasyon işlemi değil de, tapu sicilinde yazılan ifraz ve tevhid işlemi sırasında, ifrazın mümkün olup olmadığının belediyeden sorulması sonucu verilen bir cevap ise bu cevap (karar) tescil nedenini oluşturmayacağından idari bir karar sayılmaz. (Medeni Kanun madde 1022)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Mersin Üçüncü Asliye Hukuk Hakimliğimden verilen 3.4.1991 gün ve 921/189 sayılı hüküm onanmasına ilişkin olan 12.10.1993 gün ve 3019/11904 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkilesinin miras bırakanından paydaşı olduğu 968 parsel sayılı taşınmazın ifrazına ve tevhidine ilişkin işlemin “sahte imza” kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürmüş, iptal ve eski hale getirilme isteğinde bulunmuştur. Mahkemece;

…. İfraz işleminin, 27.1.1981 tarih, 421 numaralı belediye encümeni kararına dayandığı, bu kararın iptal edilmedikçe hukuki varlığını koruyacağı ve tapudaki ifraz işleminin yolsuzluğunun ileri sürülemeyeceği … gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten, Medeni Kanun’un 1022. maddesi hükmünce ayni haklar tescil ile doğar. Bunun yanısıra, Medeni Kanun’umuz, Alman sisteminden ayrılarak tescil yoluyla mülkiyeti hakkının (ayni hakkın) doğumunu, haklı ve geçerli bir sebebinin bulunması koşuluna bağlamıştır. Kuşkusuz tescilin sebebi, idari karar dayandırılarak gerçekleştirilen kayıtlarının iptali veya tashihi ise; bunları (kayıtları) oluşturan işlemin idari yargı yerinden iptal edilip ortadan kaldırılmasından sonra genel mahkemelerden (Adli Yargı yerinden) istenebilir.

Davaya konu olayda, İdarenin (Belediyenin) yasalardan kaynaklanan yetkisini kullanarak gerçekleştirdiği kamusal nitelikli bir imar parselasyon işlemi yoktur, iptali istenilen müfrez kayıtlar, tapu istem belgesi ve buna göre düzenlenen resmi sözleşme (akit tablosu) esas alınmak suretiyle oluşturulmuştur. Tapu Sicil Müdürlüğü’nce yapılan ifraz ve tevhid işlemi sırasında, Belediye Encümeni’nden karar alınması, İmar Kanunu’nun buyurucu hükümlerinin gereği olup; alınan karar, tapudaki işlemin (tescilin) dayandığı (sebebini) teşkil etmez. Sadece ifraz ve tevhidin, imar mevzuatı ve planı uyarınca nasıl yapılması halinde hukuken geçerlilik kazanabileceğini ortaya koyar. İlgililer (tapu malikleri) buna (Belediye Encümen Kararı’nda) rıza gösterdikleri takdirde, ifrazen ve tevhiden tescil işlemi gerçekleştirilebilir.

O halde, eldeki davanın alakadarların (tapu kayıt maliklerinin) başvurusu üzerine Tapu Sicil Müdürlüğü’nce oluşturulan işleme yönelik olduğu gözetilerek; öncelikle, davacıya 968 parsel sayılı taşınmazın ifrazından dolayı hak sahibi durumuna giren belediye ve varsa diğer müfrez kayıt malikleri aleyhine de dava açabilme olanağının (önel verilerek) sağlanması; açıldığında o davaların işbu dava ile birleştirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Değinilen hususlar, karar düzeltme incelemesi ile anlaşılmış olduğundan, davacının isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulüne;

Dairenin 12.10.1993 tarih, 301/11904 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına; Mersin Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi’nden verilen 3.4.1991 tarih, 921/189 sayılı hükmün yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü BOZULMASINA, (Y.1.HD. 25.01.1995 T. 1994/15858 E. 1995/572 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder